Ahlak kime göre – D20Haber
06.02.2025, Perşembe
-2 °C / 8 °C Denizli Hava Durumu

Ahlak kime göre

A- A+

“Tüm kariyerini yurt dışında, Avrupa’da okurlara ulusal korkuları satmak üzerine kurmuş kavgacı bir adamdı, profesyonel anlamda öfkeliydi. Yoksulluk, zengin ülkelerde son derece iyi iş yapar.”

Bu tanım Jose Eduardo Agualusa’nın adı kadar ilginç cümleler içeren Bukalemunlar Kitabı’ndan.
Evet, yoksulluk zengin ülkelerde çok iyi iş yapar, duygu sömürüsünün en bereketli hammaddesidir. Satmak istediği ne olursa satmak için, satarken doğrudan ciğeri delmek için kullanılan bir elmas saplı hançerdir.
Oğlum üç yaşındayken bir gün -bence- yemesi gereken yemeği yememekte direniyordu. Epeyce uğraştıktan sonra bilgisayarımdan Afrika’daki aç çocukları gösterdim ona. Yiyecek bir kuru ekmeği bulamıyorlar, sen önündekini itiyorsun diye bir sürü fotoğraf koydum önüne ardı ardına.
Ağlamaktan içi çıktı ve elimi tuttu “anne noolur kapat, dayanamıyorum yiycem anne gösterme noolur!” Bunları yazarken bile şu an gözlerim doluyor utancımdan.
Nasıl zalim ve empatiden uzak bir anne davranışıydı bu!
Oğlumdan büyüdüğünde özür diledim bunun için ama benim içimden çıkmadı.
Bu yaptığım tam manasıyla yokluğu duygu sömürüsüyle faydaya çevirmekti.
Yukarıda kitapta kurulan cümle en basit anlamıyla bunu anlatıyor. İnsanların duygularıyla oyna, önüne ne koyarsan alsın. Varken alalım zihniyeti beslensin.
Kapitalizmin ikiyüzlülüğü yoksulla zengini avlayıp, aradaki uçurumu daha da açmak.
John Gray’in Kedi Felsefesi kitabında şöyle bir pasaj vardı;
“Pascal ‘ Adalet de modaya göre değişen bir olgudur’ der.
Ahlak da böyle! Çok uzak olmayan bir geçmişte ahlak, genişleyen emperyal güç eliyle uygarlığın yayılmasını şart koşuyordu. Bugün ise imparatorluğun her çeşidini reddediyor. Bu iki yargı kesinlikle zıttır ama yargıları ileri sürenlere aynı tatmini, erdemli davranma duygusunu verirler.”
Yani ahlak dediğimizde tartışılmaz bir gerçekten bahsedemeyiz.
Bana göre ahlak bütün insanların insani koşullarda çalışması, bütün hayatını evle iş arasında geçirmemesi, piramidin 3-4 ve 5. katmanlarında da tatmin duygusu bulabilmesidir.
Bana göre ahlak adil koşullarda yaşamasıdır herkesin.
Ban göre ahlak kapitalist sistemin hiç olmamasıdır gerçi ama bu sistemin içinde dahi adil koşullar yaratabilmektir.
Bana göre ahlak tüm canlıların doğal yaşam alanlarına ve haklarına saygı göstermek ve taciz etmemektir.
İnsanlığı kendisine köle yapmaya çalışan zihniyetin ahlak anlayışı var mı peki?
Satarken yoksullukla zengini üzer satıcı demiştik, ya satın alırken?
Alırken, en ucuza alırken neler yaptıklarını bilmez sattığı kişi.
Bildiğiniz ve ucuza aldığınızda havalara uçtuğunuz markalar vardır İsveç ve İspanya kökenli mesela. İşte o markayı ne kadar ucuza aldığınız, Bengladeş, Çin, Pakistan gibi uzak- ne kadar uzak o kadar iyi- ülkelerde on binlerce, milyonlarca işçinin haftada 75 saat 6,5 gün çalışmasına bağlı.
İşte sevinerek ne kadar ucuza aldığınız o markanın o kazağında, 2013’te Bengladeş’te hasarlı raporu olmasına rağmen kapatılmayan bina yıkıldığında enkazından cansız çıkarılan 1500 çocuk, genç, yaşlı işçinin günahı var ve daha ne günahlar…
Türkiye gibi azıcık daha gelişkince, henüz köle yapamadıkları ama epeyce yaklaştıkları ülkeleri, bir tomar uluslararası kalite güvence ve sosyal denetim belgelerini almaya zorlayan aynı markalar, bu uzak ülkelerde, 1500 kişinin bir anda ölebildiği, çocukların insafsızca çalıştırıldığı, çalışma saatlerinin yaşamaya olanak vermediği ülkelerde at gözlüğüyle dolaşıyorlar yeter ki ucuza alabilsin.
Ucuz mallarla ucuz hayatlar mutlu olsun diye yaşanmamış sayılan, rakamdan ibaret başka hayatlar.
Yani ahlak bu sisteme göre, savaşta her şey mubah felsefesini içeriyor.
Ama bu bir savaş değil bu bir sömürü benim tarafımdan bakınca.
“Bir toplum ne kadar özgür olursa, güç kullanmak o kadar zorlaşır” diyor ya yanaklarından öpülesi Noam Chomsky evet bunun için uğraşıyorlar büyük biraderler ve maşaları; işten başını kaldıramasınlar, sadece boğaz tokluğuna çalışsınlar, sorgulamaya vakitleri kalmasın, zaten kısa zamanda ölecekler, evde de yorgunluktan ölü taklidi yapsınlar, ölüme alışsınlar.
Ve korkuyu sal; ya işsiz kalırsak, ekmek bulamazsak, yerime başkasını alırlarsa…
O zaman bir durup düşünmek gerek!
Çok ucuza satın aldığımız şeylerin bedelini kimler ödüyor?
Tabii ki bu hepimizi ilgilendiriyor. Bugün uzak ülkeler, yarın yakın ülkeler, öbür gün bizim ülkemiz.
Bu bütün dünya için geçerli.
Bütünü göremezsek resmi okumuş sayılmayız, sadece bakarız.
O vakit yine Chomsky bizi sarstığı gibi umudu da eksik etmesin kalbimizden;
“Hiç umut olmadığını farz edersen, hiç umut olmayacağını garantilemiş olursun. Özgürlük için bir içgüdün olduğunu farz edersen, bir şeyleri değiştirme şansın olur. Sonra da dünyayı daha iyi hale getirmek için katkıda bulunma olasılığın olur.”


SEVGİ DUVARI

Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat-sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
Çöpçülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
Başucumda bir sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL

 

Yazarın Diğer Yazıları
Ultra ölüm dahil konaklama
3 Şubat 2025 Pazartesi
Ne uzun ölüyoruz
27 Ocak 2025 Pazartesi
Çiğköfte yalnız yenmez
20 Ocak 2025 Pazartesi
Özgürlük ayaklarda başlar
6 Ocak 2025 Pazartesi
Her sefer ilk sefer gibi
30 Aralık 2024 Pazartesi
Kavak yeli
23 Aralık 2024 Pazartesi
En asil saçmalık
16 Aralık 2024 Pazartesi
Uyku felci
9 Aralık 2024 Pazartesi
Kuş ölür sen uçuşu hatırla
2 Aralık 2024 Pazartesi
Tanıksız hayat
25 Kasım 2024 Pazartesi