TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mehmet Sarıca, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Denizli’deki yardım çalışmalarını organize hale getirmek amacıyla Emek ve Demokrasi Güçleri Deprem Koordinasyonu oluşturduklarını belirterek, “Afeti vahşete çeviren şey ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik ve adaletsizliktir” ifadelerini kullandı.
TMMOB Denizli İl Koordinasyon Sekreteri Mehmet Sarıca, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kentteki yardım ve dayanışma çabalarını organize hale getirmek amacıyla, Emek ve Demokrasi Güçleri olarak ‘Deprem ve Afet Koordinasyonu’ oluşturduklarını söyledi.
SARICA: AFAD GECİKTİ
Sarıca, TBMM tarafından Temmuz-2021’de yayımlanan deprem araştırma raporuna göre Türkiye’de 1900-2020 yılları arasında 250 büyük deprem yaşandığını ve 88 bin kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı. Sarıca, “Halk deprem enkazlarının altında iken AKP-MHP tek adam rejimi OHAL ilan etti, arama kurtarma çalışmalarını ilk günden itibaren başlatması gereken AFAD hemen harekete geçmedi, gecikti. Bundan dolayı kurtarılma ihtimali olan binlerce insanımızı kaybettik. Ayrıca deprem bölgelerine yardımların geç ulaşması ve ulaşan yardımların iyi organize edilememesi depremzedelerin üst üste mağduriyetine neden oldu. Yapılan tartışmalardan anlaşılıyor ki, depreme müdahale için bile cumhurbaşkanının talimatı beklendi. Bütün ülkenin kaderini iki dudak arasına sıkıştıran bu ucube sistemin şimdiki mağdurları ise milyonlarca insan oldu ” dedi.
“HALK SEFERBERLİK RUHUYLA BÖLGEYE KOŞTU”
Halkın seferberlik ruhuyla deprem bölgesine koştuğunu dile getiren Sarıca, çalışmaların büyüyerek sürdüğünü belirtti. Sarıca, “Barınma, gıda, giysi, iletişim, ulaşım vb. ihtiyaçları devlet eliyle karşılanmayan halkın imdadına; sivil toplum kuruluşları, demokratik örgütler, dayanışma gönüllüleri yetişti ve halk seferberlik ruhuyla deprem bölgesine koştu. Yardımlar topladı ve engellemelere rağmen bölgeye ulaştırıldı. Hala bu çalışmalar büyütülerek sürdürülüyor. Türkiye’nin her bölgesinde, ilinde, ilçesinde deprem yardım koordinasyonları oluşturularak, halkın dayanışması ve yardımlaşması organize edildi. Bu koordinasyonlar deprem bölgesinden insanları diğer il ve ilçelerdeki güvenli alanlara yerleştirmeye başladı” diye konuştu.
“AFETİ VAHŞETE ÇEVİREN ADALETSİZLİKTİR”
Kamu kaynaklarının adil biçimde dağılması gerektiğini ifade eden Sarıca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Afeti vahşete çeviren şey ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik ve adaletsizliktir. İl Afet sonrası ortaya çıkan ırkçı saldırılar, işkence görüntüleri, toplumsal adaletsizliği yeniden üreten yandaş kayırmacılığı ve tüm bunları görmezden gelen ana akım medya; mevcut yıkımın ruhsal travmalarını daha da derinleştirmekte ve zihinlerde unutulmaz bir hale çevirmektedir. Başta sığınmacılara yönelik ırkçı-ayrımcı saldırılar olmak üzere hiçbir şiddet politikasına sessiz kalmayacağız. Herkes bilmelidir ki; evimiz onların da evidir. Kısa vadede ve acil olarak kamu kaynaklarının bütün depremzedelere ayrımsız, adil dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması esas hedeflerimizden olmalıdır.”
“GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞİRMEMİZ GEREKİYOR”
Denizli’de depremin ilk gününden bu yana var olan yardımlaşma ve dayanışma organize hale getirmek istediklerini söyleyen Sarıca, “Deprem ve Afet Koordinasyonu depremin yaralarını sarmak için çalışan, emek vermeye hazır olan herkese açıktır ve tüm halkımız davetlidir. Güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“KAMU VE HALK ORTAK ÇALIŞMALI”
Denizli’nin 1. derece deprem bölgesinde bulunduğunu anımsatan Sarıca, şunları söyledi:
“Denizli’nin 1.derece deprem bölgesi olması kamu ve halkın ortaklaşa çalışmasını gerektiriyor. Şimdiden olası depremlere karşı, deprem planlaması, halkın bilgilendirilmesi ve hazırlanması gerekmektedir. Bizler bundan sonraki olası bir felakette bir daha aynı şeylerin olmasına izin vermeyeceğiz. Bugünden başlayarak ilimiz başta olmak üzere tüm ülkede yapı stokları, imar planları ve denetim konularına yurttaşlar olarak müdahil olacağız.Çaresiz değiliz, biz halkız. Kaybettiğimiz canlarımızı geri getiremeyeceğiz ama yaralarımızı sarma, yeniden toparlanma ve geleceğimizi elimize almak durumundayız. Bizleri kurtaracak olan kendi mücadelemizdir.”