3 oda başkanı: Gıda egemenliğimiz için üretim ekonomisine geçilmeli – D20Haber
09.05.2025, Cuma
17 °C / 33 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. YAŞAM
  4. /
  5. SİVİL TOPLUM
  6. /
  7. 3 oda başkanı: Gıda egemenliğimiz için...

3 oda başkanı: Gıda egemenliğimiz için üretim ekonomisine geçilmeli

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 15 Ekim 2020 Perşembe - 17:27Güncelleme: 15 Ekim 2020 Perşembe - 17:27
3 oda başkanı: Gıda egemenliğimiz için üretim ekonomisine geçilmeli

Kimya Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Ömer Duysal, Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Gülhan Saruhan ve Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Esin Aysan Pişik, “gıda egemenliğimiz için üretim ekonomisine geçilmeli” açıklaması yaptı.

16 Ekim Dünya Gıda Günü öncesinde yazılı açıklama yapan Kimya Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Ömer Duysal, Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Gülhan Saruhan ve Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Esin Aysan Pişik, bu yılki temanın “Büyütelim, Besleyelim; Hep Birlikte Sürdürelim” olarak belirlendiğini anımsattı.

“SALGIN, GIDA GÜVENCESİNİN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ”

Coronavirüs salgınının (COVID-19), insanların yeterli ve dengeli beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlenerek sağlıklı yaşayabilmesi için, temiz su ile yeterli ve sağlıklı gıdaya erişiminin gerekliliğini bir kez daha gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Salgın döneminde en fazla gündeme gelen kavramlar gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği olmuştur. Gıdanın bulunabilirliği, gıdaya ulaşılabilirlik, gıdanın kalitesi ve güvenliğini kapsayan gıda güvencesi; herkesin yeterli, güvenli ve sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşma hakkıdır. Kamu sağlığının korunabilmesi adına zorunlu olan gıda güvenliği; erişilen gıdanın fiziksel, kimyasal ve biyolojik her türlü zararlanmalardan uzak, sağlıklı ve vücuda yarayışlı olma halidir. Gıda egemenliği ise, halkların ekolojik ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilen, sağlıklı, kültürel olarak uygun gıdalara sahip olma ve kendi gıda, tarım sistemlerini ve tarım politikalarını belirleyebilme hakkına sahip olmalarıdır.

Pandemi sürecinden bağımsız olarak yaşamakta olduğumuz iklim değişikliği, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların, sulak alanların ve ekosistemlerin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, yoğun girdi kullanımına dayalı endüstriyel tarım, artan nüfus gibi sorunlar yakın gelecekte su krizine, toprak kıtlığına ve dolayısıyla gıda krizine neden olacaktır. Pandemi süreci, yaşanan sorunları daha da artırmış ve yaşanan krizleri derinleştirmiştir.

Dünyada ve de ülkemizde gıda ve tarımda yaşanan sorunların temel nedeni, sermayenin çıkarlarını insanlığın ortak çıkarlarının üstünde gören küresel kapitalist sistem, tarım ve gıda üretimi ile tedarikindeki tekelleşmedir. Bugün itibariyle, hemen her alanda olduğu gibi, gıda ve tarım alanında da sayısı onu geçmeyen çok uluslu şirketler dünya piyasasına hâkim durumdadır. Yaşanan sorunlar bölgesel değil tüm dünyayı ilgilendiren sorunlardır ve çözümü için tüm ülkeler birlikte hareket etmek zorundadır.”

Haberin DevamıReklam




Pandemi sürecinde tüm dünyada yeterli gıdayı üretmenin ve güvenli gıdaya ulaşmanın önemini daha da arttığına vurgu yapılan açıklamada, “Coronavirüs salgını küresel düzeyde uygulanan tarım ve gıda politikalarının değişmemesi halinde dünyada bir gıda kıtlığı ve gıda krizi yaşanacağını açıkça göstermiştir. COVID-19 salgın sürecinde gıda ihracatındaki kısıtlamalardan dolayı tedarik zincirinin bozulması nedeniyle, başta en yoksul ve kırılgan ülkeler olmak üzere, tarımda dışa bağımlı hale gelmiş ülkelerde gıda güvensizliği tehdidiyle karşı karşıya kalınmasıdır. 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, COVID-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini, coronavirüs salgınının gıda ticareti ve piyasalar üzerindeki etkilerinin hafifletilmesine ilişkin olarak ülkelerin gıda tedariği, küresel gıda ticareti ve gıda güvenliği üzerine ayrıca özen göstermeleri gerektiği vurgulanmıştır” denildi.

Açıklamada, dünyada 800 milyonun üzerinde insanın yatağa aç girdiği, ülkemizde ise insanların yüzde 22’sinin yeterli gıdaya ulaşamadığı, yüzde 8,5’unun ise açlık sınırında yaşadığı, üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut politikalar uygulamaya konulamadığı da belirtildi.

“Afetler ve olağan dışı durumlarda toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamak adına çalışması gereken sektörlerden biri de gıda sektörüdür. Bu dönemde güvenilir gıda zincirinde arzı sürdürebilmek ve sektör çalışanlarının sağlığının güvencesini sağlamak toplumsal bir görevdir” denilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek zorundayız. Ülkemizde derinleşerek yaşanan ekonomi, sağlık ve gıda krizinden kurtulabilmek için ithalat kolaycılığına dayalı neoliberal ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal çıkarları, kamu harcamalarında lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen ‘kamucu tarım ve gıda politikaları’ ivedilikle yaşama geçirilmelidir.”