Prof Dr Kutlu’dan maymun çiçeği hastalığı uyarıları – D20Haber
24.04.2024, Çarşamba
18 °C / 34 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. SAĞLIK
  4. /
  5. SAĞLIK
  6. /
  7. Prof Dr Kutlu’dan maymun çiçeği hastalığı...

Prof Dr Kutlu’dan maymun çiçeği hastalığı uyarıları

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 4 Haziran 2022 Cumartesi - 12:56Güncelleme: 4 Haziran 2022 Cumartesi - 13:20
Prof Dr Kutlu’dan maymun çiçeği hastalığı uyarıları

Denizli Tabip Odası, “maymun çiçeği hastalığı” ile ilgili resmi internet sayfasında Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr Selda Sayın Kutlu’nun açıklamalarıyla bilgilendirmede bulundu. Kutlu, hastalığın belirtilerini “ateş, üşüme, baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, lenfadenopati ve aşırı halsizlik” olarak ifade etti.

Denizli Tabip Odası Başkanı Prof Dr Fazıl Necdet Ardıç, farklı ülkelerden gelen maymun çiçeği hastalığı haberlerinin yarattığı tedirginliğe dikkat çekerek, halkı aydınlatmak amacıyla bilgi notu hazırladıklarını, Prof Dr Selda Sayın Kutlu’nun açıklamalarına Denizli Tabip Odası internet sitesinden ulaşılabileceğini belirtti.

HASTALIĞIN SIKLIĞI BİLİNMİYOR

Prof Dr Kutlu, maymun çiçeğinin zoonotik bir hastalık olduğunu, ilk kez 1958 yılında maymunlarda tespit edildiğini, bu nedenle maymun çiçeği adının verildiğini, virüsün insanlarda ise ilk olarak 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde görüldüğünü, geçmişte Orta ve Batı Afrika’daki tropikal yağmur ormanlarının bulunduğu 11 ülkede ortaya çıkan bu hastalığın sıklığının tam olarak bilinmediğini belirtti.

Hastalığın 16 Mayıs 2022 itibariyle Batı veya Orta Afrika ile bilinen epidemiyolojik bağlantıları olmayan Birleşik Krallık, Avrupa Birliği ülkeleri ve Kuzey Amerika'yı da içeren birçok ülkede görülmeye başlandığına işaret eden Prof Dr Kutlu, “Maymun çiçeği, çiçek virüsüne akraba bir DNA virusüdür. Orta ve Batı Afrika’da iki farklı genetik alt tipinin hastalık yaptığı bilinmektedir. Orta Afrika (Kongo Havzası) alt tipi, Batı Afrika alt tipine göre daha şiddetli hastalık, daha yüksek ölüm oranı ve daha fazla insandan insana bulaşa neden olmaktadır. Afrika dışında görülen olgulardan elde edilen virüslerin tam genetik analizi henüz tamamlanmamış olmakla birlikte, ilk bulgular Batı Afrika alt tipi olduğuna işaret etmektedir. Hastalığın şiddeti bulaş yolu, konakçı duyarlılığı ve alınan virüsün miktarına bağlı değişebilir” değerlendirmesini yaptı.

VİRÜSÜN REZERVUARLARI

Virüsün görüldüğü hayvan türlerine de değinen Kutlu, “Hastalığın adı nedeniyle maymunların birincil konak olduğunu düşündürse de maymun çiçeği virüsünün spesifik hayvan rezervuarı bilinmemektedir. İnsanlara benzer şekilde maymunlar da hastalık konakçıları olarak kabul edilir. Doğada, Afrika sincapları, Gambiya dev sıçanları, çizgili fareler, fındık sıçanı ve primatlar dahil olmak üzere birçok hayvan türünün bu virüs ile infekte olduğu tespit edilmiştir. Bazı kanıtlar, Gambiya dev sıçanları ve sincaplar gibi yerli Afrika kemirgenlerinin virüsün doğal rezervuarı olabileceğini düşündürmektedir” ifadelerini kullandı.

NASIL BULAŞIYOR?

Virüsün bulaşma yollarına da değinen Prof Dr Selda Sayın Kutlu, şu bilgileri verdi:

Virüs insana, infekte hayvan veya insan veya virüsle kontamine olmuş giysi, havlu, çarşaf gibi cansız eşyalar ile temas sonucunda bulaşmaktadır. Virus, ciltteki gözle görülemeyecek çatlak ve çizikler, mukozalar (ağız, burun, göz) veya solunum sistemi aracılığıyla vücuda girer. İnfekte hayvandan insanlara bulaş ısırık, tırmalama, hayvanın kan ve vücut sıvıları veya etiyle temas, lezyonlara direkt temas veya tüm bunlarla kirlenmiş cansız materyalden indirekt yolla olabilmektedir. İnsanlar arasında bulaş infekte lezyon, kabuk veya vücut sıvıları ile doğrudan temas veya damlacık yoluyla gerçekleşir. Büyük damlacıklar uzak mesafelere gidemediğinden insandan insana bulaş için yüz yüze, uzun süreli ve yakın temas gereklidir. Maymun çiçeği virüsü cinsel ilişki de dahil olmak üzere, insanlar arasındaki yakın temas sırasında ve ayrıca öpüşme, sarılma veya maymun çiçeği lezyonlarının bulunduğu vücut bölgelerine dokunma gibi aktiviteler sırasında yayılabilir. Şu anda, maymun çiçeği virüsünün semen veya vajinal sıvılar yoluyla yayılıp yayılmadığı bilinmemektedir.”

BULGU VE BELİRTİLER

Prof Dr Kutlu, virüsün belirtileriyle ilgili de “İnsanlarda bulgu ve belirtileri çiçek hastalığına benzer, ancak daha hafiftir. Ateş, üşüme, baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, lenfadenopati ve aşırı halsizlik ile başlar. Çiçek hastalığı ile arasındaki temel fark, maymun çiçeğinde lenfadenopati görülürken çiçek hastalığında lenfadenopati olmamasıdır. Maymun çiçeği için inkübasyon periyodu ortalama 7-14 gündür, ancak 5-21 gün arasında değişebilir” bilgisini verdi.

Ateşin ortaya çıkmasından yaklaşık 1-3 gün sonra hastada genellikle yüzden başlayıp el ve ayaklar dahil vücudun diğer bölgelerine yayılan döküntü geliştiğini anlatan Prof Dr Kutlu, “Maymun çiçeği hastalığının seyri, bugüne kadar Avrupa'da bildirilen çoğu vakada olduğu gibi genellikle hafiftir. Nijerya'da, Batı Afrika alt tipinin vaka-ölüm oranının %3.3 olduğu gözlemlenmiştir. Çocuk ve genç yetişkinler arasında ölüm oranı daha yüksektir ve bağışıklığı baskılanmış bireyler özellikle hastalığın şiddetli formları açısından risk altındadır. Derinin bakteriyel süperinfeksiyonu, kalıcı yara izi, hiperpigmentasyon veya hipopigmentasyon, korneada yara izi nedeniyle görme kaybı, pnömoni, kusma, ishal, ağrılı oral lezyonlar nedeniyle oral alımın azalması ve yaygın cilt bozulmasından dolayı sıvı kaybı, dehidratasyona yol açabilir, sepsis, ensefalit ve ölüm gelişebilir” dedi.

HASTALIĞIN TANISI

Prof Dr Kutlu, maymun çiçeği virüsünün tanısıyla ilgili de şunları kaydetti:

“Hastalığın tanınabilmesi için öncelikle akla gelmesi önemlidir. Maymun çiçeği hastalığından şüphe edildiği durumlarda lezyonlardan uygun şekilde elde edilmiş ve gerekli güvenlik önlemleri alınarak örneklerin ilgili laboratuvara gönderilmesi gereklidir. Günümüzde tanı, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile virüse ait DNA’nın örneklerde gösterilmesine dayanmaktadır. Araştırma laboratuvarlarında viral kültür yapılabilir.”

HASTALIĞIN TEDAVİSİ

Hastalığın tedavi sürecine de değinen Kutlu, “Hastalık genellikle kendi kendine düzelir. Lezyonlar kurumaya bırakılabilir veya gerekirse bölgeyi korumak için nemli bir pansumanla kapatılabilir. Ağız veya gözlerdeki lezyonlara dokunmaktan kaçınılması gerekir. Şiddetli vakalar için çiçek immün globulini önerilebilir. Çiçek hastalığını tedavi etmek için geliştirilen bir antiviral ilaç olan tekovirimat, 2022 yılında Avrupa İlaç Ajansı (EMA-European Medicine Agency) ve ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDAFood and Drug Administration) tarafından MÇH tedavisi için de onaylanmıştır. Ancak bu ilaç yaygın olarak bulunmamaktadır. Günümüze kadar görülen olguların tedavisinde, tekovirimat, sidofovir, brinsidofovir isimli antiviral ilaçlar kullanılmıştır” bilgilendirmesinde bulundu.

MAYMUN ÇİÇEĞİNDEN KORUNMA

Prof Dr Selda Sayın Kutlu, hastalıktan korunmayla ilgili de “Virüsü bulundurabilecek hayvanlarla ve hasta bir hayvanla temas etmiş olan herhangi bir malzemeyle temastan kaçınılması gerekmektedir. İnfekte hastaların izole edilmesi önerilir. Hastalara bakarken kişisel koruyucu ekipman kullanımı önemlidir. İnfekte hayvan veya insanlarla temastan sonra el hijyenine dikkat edilmesi gerekir. MÇH olduğu teyit edilen hayvan veya kişilerle temas etmiş olanlar, son temastan sonraki 21 gün boyunca belirti ve bulgular açısından izlenmelidir” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütünün, Afrika’daki deneyimlerden yola çıkarak çiçek aşısının maymun çiçeği hastalığına karşı korunmada yüzde 85’e kadar etkili olduğunu sözlerine ekledi.