PAÜ Hastaneleri Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof Dr Belda Dursun, Dünya Böbrek Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kronik böbrek hastalığının tüm dünyada artış gösteren ciddi bir sağlık sorunu olduğunu, hastalığın dünyada görülme oranının yüzde 10-12, Türkiye’de ise yüzde 16’ya yakın olduğunu ifade etti.
ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ
Hastalığının erken dönemde fark edilip tedavisinin yapılmadığında ağır böbrek yetmezliği, kalp-damar hastalıklarına yol açabildiğine, erken ölümle sonuçlanabildiğine dikkati çeken Dursun, kontrolsüz şeker hastalığının, kontrolsüz hipertansiyonun, kalp hastalığının, obezitenin, ailede böbrek hastalığı öyküsü olmasının, sigaranın, sık ağrı kesici ilaç kullanımının ve ürolojik problemlerin kişiyi böbrek hastalığı açısından yüksek riskli hale getirdiğini belirtti.
BELİRTİ VERMEDEN SİNSİCE İLERLİYOR
Kronik böbrek hastalığının çoğu kez belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerlediğini kaydeden Dursun, “Bu nedenle riskli kişiler başta olmak üzere herkesin düzenli olarak sağlık taramasından geçmesi, basit kan ve idrar testi ile böbrek fonksiyonlarını yılda en az bir kez kontrol ettirmesi önemlidir. Erken teşhis ve tedavi edilemeyen kronik böbrek hastalığı son dönem böbrek yetmezliğine ilerlemekte, diyaliz ve böbrek nakli tedavileri gündeme gelmektedir” dedi.
Kronik böbrek hastalığının önlenmesinde koruyucu hekimlik yaklaşımlarının ön plana çıktığını vurgulayan Prof Dr Dursun, “Özellikle kronik böbrek hastalığı olan veya bu açıdan yüksek risk taşıyan bireylerde böbrek fonksiyonun korunması son derece önemlidir. Böbrekler için risk oluşturan ilaç kullanımı, tanı veya tedavi amaçlı görüntüleme işlemleri, riskli ameliyatlar öncesinde ve sonrasındaki dönemde böbrek fonksiyonlarının hekim tarafından izlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir. Gereksiz ve hekim kontrolünde olmayan ilaç/ürün kullanımından kaçınılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Dursun, böbrek sağlığı açısından yeterli su tüketimine önem verilmesini, gereksiz ilaçların kullanılmamasını, aşırı tuzlu ve yüksek kalorili beslenme şeklinin terk edilmesini, düzenli egzersizin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini, sigara ve alkolden uzak durulmasını önerdi.