Diyetisyen Betül Arslanoğlu, oruç tutarken 13-14 saatlik bir açlığın vücudu toksinlerden arındığını, gastrointestinal sistemin dinlendiğini, ayrıca orucun kan şekeri kontrolü, yağ yakımı, zihin kontrolü ve odaklanmanın artması gibi katkıları olduğunu belirtti.
Sahur ve iftardaki beslenmeye de değinen Arslanoğlu, “Sahur atlanılmamalı. Lif ve proteinden zengin dengeli bir öğün yapılmasıdır. Tam tahıllı ekmekler, yumurta, peynir, çorbalar, yulaf, sebzelerle sağlıklı bir öğün oluşturabiliriz. Sahurda tuz tüketimini minimumda tutalım, yoğun tuz içeren şarküteri ürünleri tüketmeyelim. Ayran, kefir, süt gibi hem sıvı hem protein oranı yüksek içecekler tercih edelim. Böylece gün içerisinde açlık ve susuzluk belirtilerini daha az gözlemleriz” dedi.
Uzun süreli açlık ve yeteri kadar su tüketmemenin bağırsak sağlığımızı etkileyebileceği uyarısında bulunan Arslanoğlu, “Öğünlere çorba eklemek, kuru meyveler, yoğurt, kefir gibi probiyotik besinler tüketmek, iftar ve sahur arasında bol su içmek ve iftardan 1-1,5 saat sonra yürüyüşe çıkmak kabızlık problemi yaşamamızı önleyecektir. Kilo başına 35 ml su tüketimini iftar ve sahur arasında tamamlamalıyız. Eğer yüksek tansiyon probleminiz yoksa iftar sonrasında bir şişe maden suyu ekleyebiliriz, böylece elektrolit dengesini de sağlamış oluruz” ifadelerini kullandı.
İftardan yaklaşık 1 saat sonra bir ara öğün yapabileceğini kaydeden Arslanoğlu, taze meyveler, çiğ kuruyemişler, yoğurt ya da süt içeren bir öğün planlanabileceğini, tatlı isteğinin haftada 2 defa sütlü tatlı ile karşılanabileceğini ifade etti. Hamur işi, şerbetli ve mayalı tatlılardan ise uzak duralmasını önerdi.
