Ardıç: Bu böyle gitmez, hekimler isyan halinde – D20Haber
19.04.2024, Cuma
13 °C / 18 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. SAĞLIK
  4. /
  5. SAĞLIK
  6. /
  7. Ardıç: Bu böyle gitmez, hekimler isyan...

Ardıç: Bu böyle gitmez, hekimler isyan halinde

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 23 Şubat 2022 Çarşamba - 15:10Güncelleme: 23 Şubat 2022 Çarşamba - 15:25
Ardıç: Bu böyle gitmez, hekimler isyan halinde

Denizli Tabip Odası Başkan Adayı Prof Dr Fazıl Necdet Ardıç, hekimlerin bütün dünyada var olan serbest çalışma haklarının kısıtlanıp, sermayenin ya da kamunun çalışanı olmaya zorlandığını, bu nedenle de isyan halinde olduklarını söyledi.

Denizli Tabip odası Başkanlığına adaylığını daha önce sosyal medya üzerinden duyuran Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr Fazıl Necdet Ardıç, Denizli Gazeteciler Cemiyetinde düzenlediği basın toplantısıyla neden aday olduğunu anlattı.

Denizli Tabip Odası Başkanı Prof Dr Rıza Hakan Erbay, odanın eski başkanları Prof Dr Gökhan Önem ve Dr Meral Alten ile birlikte düzenlediği basın toplantısında meslektaşlarının yaşadığı sorunlara dikkat çeken Ardıç, görev alacak arkadaşlarıyla birlikte projelerin tanıtım toplantısını 14 Mart Haftası’nda yapacaklarını ifade etti.

“Çağdaş Hekimler Grubu”nun adayı olduğunu belirten Prof Dr Ardıç, “Bizler hiçbir dogmanın esiri olmayan hekimleriz, bilimin ışığı her zaman en önemli yol göstericimiz. Bizler ülkemizde yaşayan insanların birliğine, mutluluğuna, geleceğe olan inancına değer veren insanlarız. Bizler ettiğimiz yemine sadık hekimleriz. İnsanlarla aramıza yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyiz” dedi.

Kendisini Denizli Tabip Odası Başkanlığı seçimlerinde beni aday olmaya iten nedenleri de paylaşan Prof Dr Fazıl Necdet Ardıç, şunları kaydetti:

“Ben, 33 yıllık bir hekimim. Sağlık sisteminin her kademesinde çalıştım. Acil servislerde, ambulanslarda, Devlet hastanelerinde ve Üniversitede görev yaptım. Öğrenci oldum, asistan oldum, pratisyen oldum, uzman oldum, hoca oldum. Çalıştığım konum itibariyle her zaman yeni yetişen gençlerle beraberim. Hekimlerin her kademede çalıştığı şartları, motivasyonlarını, hayal kırıklıklarını ve umutlarını biliyorum. Son yıllarda giderek artan oranda ülkemizin elindeki bu değerli insan kaynağını umarsızca harcaması beni kahrediyor.

Çevrenizdeki kurumlara, organizasyonlara bakın, hangi alanda bütün meslek mensupları en az yüksek lisans yapmış elemanlardan oluşuyor?

Herhangi bir hastaneye gittiğinizde orada çalışan uzman doktorların hepsinin doktora eşdeğerliliğinin olduğunun farkında mısınız?

Bu seviyede eğitim almak kolay mı sanıyorsunuz?

Devletin sağladığı olanaklar klişesini söylemeyin bana.

Benim bütün meslektaşlarım geldikleri noktaya ilkokuldan itibaren onlarca yarışı kazanarak, tırnaklarıyla kazıyarak, kendilerinin ve ailelerinin büyük fedakarlıkları ile geldiler.

Şimdi ne yapıyoruz? Ona saldırmayı, şiddet uygulamayı sıradan bir üçüncü sayfa haberi haline getiriyoruz. Önce şok şok şok bütün haberlerde. sonra? Arka kapıdan serbest bırakılanlar, ertelenen cezalar, umursamayan yöneticiler, unutulan gözü yaşlı anne babalar, eşler, çocuklar.

Hekimi sağlık sisteminin ana unsuru olmaktan çıkarıyoruz, ne ne düşündüğünü soruyoruz, ne de önerilerini dinliyoruz. Otomasyon sistemleri kurunca, görkemli binalar yapınca, teknolojik aletlere döviz ödeyince sağlık sistemi yaptık zannediyoruz. Sonra kurulan sistem çuvallayınca, insanlar maddi manevi zarar görünce suçlu kim? Hekim.

Bütün gelişmiş ülkeler özlük haklarını alınan eğitime ve verilen emeğe göre şekillendirirken, biz hekimi sıradan memur kademelerinin içine gömüp kendini bilmezlerin oyuncağı haline getiriyoruz. Geçim derdine giren insanları birbirine kırdırıp, sonra da onları destekliyoruz diye nutuk atıyoruz. Bütün dünyada var olan serbest çalışma haklarını kısıtlayıp ya sermayenin ya da kamunun çalışanı olmaya zorluyoruz.

Bu böyle gitmez. Hekimler isyan halinde. Birleşmenin ve harekete geçmenin önemini hızla anlıyorlar. Bu yüzden birbirleriyle dayanışma içinde olmaya, yeniden örgütlenmeye çalışıyorlar.

Türk Tabipler Birliği kendi yasası olan çok önemli bir kurum ve örgütlenme. Bu yasanın temelini yerel tabip odaları oluşturuyor, güçlü yetkileri ve olanakları var.

Biz buradayız, Denizli’de yaşıyoruz ve çalışıyoruz. Bulunduğumuz yeri değiştirebilmek bizim elimizde. Yasaların bize verdiği gücü kullanabiliriz. Ne yapabiliriz?

Hekime karşı şiddet ilk ve en önemli sorunumuzdur. Bu sorunla mücadelede merkezi desteği beklemeden maddi, manevi ve hukuki bütün aksiyonları oda olarak kullanmalıyız.

Hekimlerin kurduğu bütün örgütleri bir araya getirmeliyiz. Politikaların saptanmasında, geleceğe yönelik önerilerin ve reaksiyonların belirlenmesinde geniş katılımla hep beraber olmalıyız.

Hekim-hasta ilişkisinde sağlık sisteminin yarattığı sorunları çözmek için, şikayet ve dava gibi aksiyonlara alternatif daha kolay ve hızlı üçüncü bir yol oluşturmalıyız.

Bir hastalığın veya hasta grubunun sağlığını iyileştirmek, toplumsal farkındalığı arttırmak için çalışan bütün sivil toplum kuruluşları ile sağlık sisteminin aksayan yönlerine çözümler üretmeli ve toplumsal sağlık eğitimini hızlandırmalıyız.

Denizli özelinde sağlık sisteminin bütün basamaklarını, çalışan ve hasta gözünden irdeleyecek bilimsel çalışmalar yaptırıp, uygulanabilir pratik çözümler üretilmesini sağlamalıyız.

Bunların uygulanması için sivil toplum kuruluşlarının ve kamuoyunun desteğini sağlamalı, yerel ve merkezi yönetim sorumluları ile iletişime geçmeliyiz.

Türkiye geneline mücadelemizle, önerilerimizle örnek olmalıyız.

İşte bunlar benim ve çalışma arkadaşlarımın motivasyonları. Sağlık hizmetinin verildiği bütün basamaklarda çalışan tüm hekimlerin katıldığı, birlikte hareket eden, şehirle bütünleşik, sorunların çözümünde proaktif rol alan, güçlü bir tabip odası için yola çıktık. Umarım meslektaşlarımın teveccühünü kazanır ve düşündüklerimizi gerçekleştirme fırsatı buluruz.”