Akşener: Yar saçların lüle lüle, Erdoğan size güle güle – D20Haber
29.04.2025, Salı
11 °C / 21 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. POLİTİKA
  4. /
  5. POLİTİKA
  6. /
  7. Akşener: Yar saçların lüle lüle, Erdoğan...

Akşener: Yar saçların lüle lüle, Erdoğan size güle güle

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 20 Kasım 2021 Cumartesi - 16:43Güncelleme: 20 Kasım 2021 Cumartesi - 18:17
Akşener: Yar saçların lüle lüle, Erdoğan size güle güle

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şarkı sözüyle seslenerek, “Yar saçların lüle lüle, Erdoğan sana güle güle” dedi.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, 29 Ekim Bulvarı’nda düzenlenen mitingde konuştu. Alanı dolduran kalabalıkla yüzü gülen ve Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden yüklenen Akşener, ekonomideki olumsuzluklara, döviz krizine dikkat çekti.

Hayat pahalılığını dile getiren Akşener, miting alanında tencere-tava çalınması üzerine “Rahmetli Demirel’in mitinglerinde kadınlar tencere-tavayı birbirine vururlardı. Açız, tencere kaynamıyor diye. Tarih tekerrürden ibaret. İşte Erdoğan’ın devri iktidarında tencereler birbirine vuruyor” ifadelerini kullandı. Akşener’in sözlerinden satırbaşları şöyle:

 

“TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUM, MİLLETİ DİNLİYORUM”

Türkiye’yi geziyorum. EYT’lileri, verilen sözlere rağmen 3600 gösterge hakları teslim edilmeyen memur kardeşlerimi dinliyorum. Mazota, gübreye, elektriğe, suya para yetiştiremeyen, tarlasını ekemeyen, ekse bile mahsulü elinde kalan çiftçilerimizi dinliyorum. Saraya kapanıp millete sırtını dönen Sayın Erdoğan ve ortaklarının ısrarla duymadığı, inatla umursamadı. Bütün gerçekleri duyuyor, görüyor ve öğreniyorum.

Niye buradayım biliyor musunuz? Çünkü memleketimiz darda, milletimiz zorda. Türkiye’de analar tencereyi kaynatamıyor, babalar eve ekmek götüremiyor, gençler kaçıp gidecek ülke arıyor. Yazık değil mi? Bu aziz millete varlık içinde yokluk yaşatmaya ne hakkınız var?

ÖZAY GÜNLÜM’DEN DEYİMLE ELEŞTİRDİ

Ne diyordu kıymetli ozanımız Özay Gönlüm? Testi içinde pekmez, bu pekmez bize yetmez. Peki, bu pekmez bize niye yetmez? Çünkü testiye dadananlar var. Çünkü memleketinin zenginliklerine dadananlar var. Çünkü milletin hakkına, hukukuna, alın terine musallat olanlar var. İşte bunun için yollardayız, işte bunun için bugün buradayım. Milletin malını 3/5 müteahhitin kasasına akıtanlara ayna tutmak için buradayım. Senin evladın işsizken geline, damada, kayınçoya 5’er maaş bağlayanları utandırmak için buradayım. Sen ay sonunu getiremezken sarayda sefasını bozmak için buradayım. Sen borç içinde yüzerken utanmadan uçan ekonomi masalları anlatanların yüzüne senin gerçeklerini çarpmak için buradayım. İş isteyenlere burun kıvıranları, işçiyi, memuru, EYT’liyi yük görenlerin, sokakları kadınlara dar edenleri, milletin malına çökenlerin devrini artık bitirmek için buradayım. Bu kötü gidişe dur demek için burayım.

“HER ŞEY VAR, SORUN UCUBE SİSTEMDE”

Önce şu gerçeği bir kenara koyalım. Türkiye zengin bir ülke. Türkiye çok büyük bir potansiyeli olan ülke. Türkiye yoksulluğu değil, zenginliği hak eden bir ülke. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok. Zengin, mutlu, huzur bir Türkiye’yi inşa etmek için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Tek bir sorunumuz var. O da nedir biliyor musunuz? Bu ucube sistem ve beceriksizliğin kitabını yazan AK Parti iktidarıdır.

“MİLLETİN SESİNİ DUYACAKSIN, DUYMADIĞINDA GİDECEKSİN”

Şimdi size sormak istiyorum: Bundan 3 yıl öncesine göre daha mı zenginsiniz? Bundan 3 yıl öncesine göre evlatlarınız daha kolay mı iş buluyor? Çiftçi kardeşlerim, mahsulünüz 3 yıl öncesine göre daha mı çok kazandırıyor? Esnaf kardeşlerim sattığınız malı yerine koyabiliyor musunuz? EYT’li kardeşlerim 3 yıl öncesine göre daha mı mutlusunuz? Memur kardeşlerim 3 yıl önce verdikleri sözü tuttular mı, hakkınız olan 3600 ek göstergeyi verdiler mi? İhracat yapan kardeşlerim işleriniz 3 yıl öncesine göre daha mı iyi? Ev hanımı kardeşlerim domatesi, patlıcanı, biberi, yağı, unu, şekeri 3 yıl öncesine göre daha ucuza mı alıyorsunuz? Kasabın önünden geçebiliyor musunuz? Pazarda fileyi doldurabiliyor musunuz? Tencereyi kaynatabiliyor musunuz? Bu sesleri duyacaksın Sayın Erdoğan. Bu sesi duyacaksın, mutlaka duyacaksın. Duymadığın zaman da gideceksin.

Senin duymak istemediğin feryat işte burada. Senin görmek istemediğin gerçekler işte burada. Milletin gündemi işte burada, bu meydanda. Bu cevaplar bana değil, geçen seçimde ver yetkiyi gör etkiyi dediğin milletimize verdiğin sözler. Millet sözüne güvendi, yetkiyi verdi, bugün ülkeyi sen yönetiyorsun. İşte bu nedenle bu cevaplar sana Sayın Erdoğan sana. Artık köprüden önceki son çıkıştasın. Ya milletini duyacak ve gereğini yapacaksın ya da ilk seçimde boyunun ölçünü alacaksın. Ya saraydaki sefana ara verip gerçeklerle yüzleşeceksin ya da sandık geldiğinde milletin şamarını yiyeceksin. Bu kadar basit, bu kadar açık.

Demokrasinin en güzel yanı budur. Milletin başa getirdiği iktidar eğer işini yapamıyorsa, milleti açta, açıkta bırakıp memleketi zora sokuyorsa o sandık gelir, milletin şaşmaz iradesi son sözü söyler. Millet kararını verir ve işini iyi yapacak olana yetkiyi verir.

Haberin DevamıReklam




“TÜRKİYE DERİN KRİZLE KARŞI KARŞIYA”

Türkiye bugün çok derin bir krizle karşı karşıya. Şimdi ben de size soruyorum: bu iktidar şu anda millete gidebiliyor mu? Aranıza gelebiliyor mu? Aranıza gelmeye yüzleri var mı? Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı? Halkın arasına girebiliyorlar mı? Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Pancarda varlar mı? Çarşıda-pazarda gezebiliyorlar mı? Gençlerin karşısına çıkabiliyorlar mı? Aynı Sayın Erdoğan’ın 20 yıl önce söylediği gibi, öyleyse tek bir çözüm var: Seçim, seçim, seçim.

Denizli’nin güzel insanları, böyle diyorsunuz, söyleyeni duymuyor, sesinizi duymuyor, bağırmak için fırsat kolluyor. İşte olanı biteni görüyorsunuz. Sayın Erdoğan’ın inadı Türkiye’yi her geçen gün uçurumun eşiğine sürüklüyor.

“TENCERE-TAVA, TARİH TEKERRÜRDEN İBARET”

Bakın bu arada rahmetli Demirel’in mitinglerinde kadınlar tencere-tavayı birbirine vururlardı. Açız, tencere kaynamıyor diye. Tarih tekerrürden ibaret. İşte Erdoğan’ın devri iktidarında tencereler birbirine vuruyor. İşte son felaket. 2001 yılındaki krizde bile 1.2 lira olan dolar bugün 11 lira. Türkiye’yi uçuracak dedikleri bu ucube sistem, 3 yılda doları uçurdu. Enflasyonu uçurdu, işsizliği uçurdu, 5 müteahhit daha zengin oldu ama milletimiz fakirleştikçe fakirleşti.

“OKEY OYNAR GİBİ EKONOMİ YÖNETİLMEZ”

Doğal gaz fiyatları ateş pahası, domatesin, patatesin , etin, sütün, yoğurdun, şekerin, yağın fiyatı ateş pahası. İşveren için maliyetler 2 katına çıktı. İşsizlik arttıkça artıyor. Artık geceleri döviz kurunu takip ederken uykularımız kaçıyor. Sayın Erdoğan kafasına göre deney yapıyor ama olan milletimize oluyor. Buradan Sayın Erdoğan’ı bir kez daha uyarıyorum: Şahsi hırsların uğruna milletimize daha fazla eziyet etme. Bu millet bu fakirliği hak etmiyor. Damadınla oyun kurdun, olmadı. Onu gönderdin, başkasını getirdin tutmadı. Mevsimlik Merkez Bankası başkanları gelip gidiyor, tutmuyor anla artık Sayın Erdoğan. Okey oynar gibi ekonomi yönetilmez. Istaka dizer gibi kabine yapılmaz, bürokrat atanmaz. Bu ucube sistem yerinde durduğu sürece bu ülke şahlanmaz. Bu kadar basit, bu kadar açık. Biz ne kadar uyarırsak uyaralım her şey yolundaymış gibi davranıp, sorumsuzca konuşmaya tamgaz devam ediyor. Üstelik sadece kendisi değil, çevresi de aynı.

AK PARTİLİ ÖZKAN’A JAPONYA ÜZERİNDEN ELEŞTİRİ

Biliyorsunuz bu arkadaşların Japonya’ya karşı nedense özel bir ilgisi var. Hatırlarsanız pandemi döneminde devletin haber ajansı aracılığıyla Japon esnafının derdiyle fevkelada dertlenmişlerdi. Bi üzüldüler, bi üzüldüler, Japonların esnafları için çok üzüldüler, ağlayan bile oldu. Şimdi de bir vekilleri aracılığıyla Japon yeni’nin dolar karşısındaki durumuna dertlenmişler. Çok üzülmüşler. Yen, doların karyısında düşüyor; çok üzülmüşler. Yahu anladık bir yönetim krizi yaşıyorsunuz. Kaybedeceğinizi anladınız, oynatmanıza az kaldı, doktor arıyorsunuz: onu da anladık. Acil şifalar diliyoruz ama oynatacaksınız gidin bari ötede oynatın kardeşim, bu milletin asabını daha fazla bozmayın, bozmayın be kardeşim. Bu nasıl bir rahatsızlıktır, bu nasıl aymazlıktır, bu nasıl bir utanmazlıktır, ayıptır, günahtır.

“HER KONUŞMASINDA TÜRK LİRASI 25 KURUŞ DÜŞÜYOR”

Denizlili hemşehrilerim, onlar Japonya’nın sorunlarıyla oyalanırken maalesef Denizli memleketin gerçek sorunlarını tüm çıplaklığıyla yaşıyor. Bir yanlış ilk kez yapılıyorsa ona kaza dersiniz. İkinci kez yapılıyorsa hata dersiniz ama üçüncü kez yapılıyorsa o yanlış artık bir tercihtir. Nitekim bugün paramızın pul olmasının sebebi de mutfaktaki yanının sebebi de işsizlikteki olağanüstü artışın sebebi de her geçen gün borçlanmamızın sebebi de Sayın Erdoğan’ın bu evlere şenlik tercihleridir. Sayın Erdoğan her konuşmasında piyasaya güven yerine şüphe vererek Türk Lirası’nın ortalama 25 kuruş değer kaybetmesini tercih ediyor. Neden acaba?

Oradan genç bir arkadaşım diyor ki: Yar saçların lüle lüle, Erdoğan size güle güle. Aynen katılıyorum. Denizli’nin aklı.

Sayın Erdoğan, akıl dışı teorilerde inat ederek esnafı, emekliyi, çiftçiyi, öğrenciyi hayat pahalılığına mahkum etmeyi tercih ediyor. Geçilemeyen köprünün, kullanılamayan tünelin borcunu dolar cinsinden sırtımıza yükleyerek Denizlili’yi yokluğa, yandaşını ise ranta boğmaya tercih ediyor.”