İYİ Partili Yasin Öztürk, TBMM’de yaptığı konuşmada, Denizli sanayisinin durumuna, ihracat ve istihdamdaki düşüş ile iflaslara dikkati çekti.
İşverenin üretimden, işçinin geleceğinden umudunu kestiğini kaydeden Öztürk, iktidar eliyle kur baskılandığını, dövizle ham madde alımı sürdüğünü, enerji fiyatları katlandığını, finansmana erişimin zorlaştığını, düşük kur politikasıyla iihracatçının belini kırdığını söyledi.
“İFLASLARLA ANILAN KENT”
Tüm bunların bilinçli tercihlerle büyütülen yapısal bir yıkımın parçası olduğunu ifade eden Öztürk. “Özellikle Denizli ilimizde yaşanan tablo içler acısıdır. Yıllardır Türkiye’nin tekstil ve havlu ihracatında lokomotif görevi gören bu şehir artık iflas haberleriyle anılır hale gelmiştir” dedi.
“ONLARCA İŞLETME KAPISINA KİLİT VURDU”
2024 yılı içinde Denizli merkezli çok sayıda büyük ölçekli tekstil firması konkordato ilan etmiş ya da üretimini tamamen durdurduğunu anlatan Öztürk, “Onlarca işletme kapılarına kilit vurmuş, binlerce işçi işsiz kalmıştır. Bu iflaslar sadece bir ekonomik kriz değil, aynı zamanda sosyal bir yıkımdır” değerlendirmesini yaptı.
Denizli Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim kapasitesi ciddi oranda düştüğünü, bugün hala ihracat gelirlerinin yüzde 10’unun bu sektörden sağlandığını anlatan Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
“İktidar bu tabloya kör, bu feryatlara sağırdır. Oysa tekstil ve hazır giyim Türkiye’nin yeniden ayağa kalkması için en uygun başlangıç noktasıdır. Çözüm yok mu? Elbette ki var ama önce samimi bir ifadeyle, sonra da cesur adımlar atılması gerekmektedir. Sektör stratejik sektör olarak ilan edilmeli, KOBİ’lere uzun vadeli ve düşük faizli krediler sağlanmalıdır.
Enerji ve doğal gazda indirim teşviki uygulanmalı, ithal ham maddeye vergi muafiyetleri getirilmelidir.
Ayrıca, Covid zamanında yapıldığı gibi kısa çalışma ödeneği yeniden devreye alınmalıdır ki sanayici işçisini çıkarmak zorunda kalmasın.”
“TEKSTİL VE HAZIR GİYİME SAHİP ÇIKALIM”
Sanayicinin kaybettiği her müşteri yeniden kazanmasının yıllar aldığını vurgulayan Öztürk, “Bu çöküşe sessiz kalmak yalnızca bir sektörün değil, bu ülkenin üretim hafızasının yok olması anlamına gelmektedir. Bu yalnızca fabrikaların kapanması değil, umutların da kapanması demektir. Gelin, bu çağrıya kulak verelim, Türk tekstiline ve hazır giyimine sahip çıkalım, Denizli başta olmak üzere birçok ilimizde yükselen bu çığlığa, işçinin alın terine, Anadolu’nun üretim kültürüne sırtımızı dönmeyelim” diye konuştu.