Karaca’dan gündüz kuşağı programlarına tepki – D20Haber
22.03.2025, Cumartesi
3 °C / 17 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. GÜNDEM
  4. /
  5. Karaca’dan gündüz kuşağı programlarına tepki

Karaca’dan gündüz kuşağı programlarına tepki

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 12 Şubat 2025 Çarşamba - 17:11Güncelleme: 12 Şubat 2025 Çarşamba - 17:11
Karaca’dan gündüz kuşağı programlarına tepki

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, televizyon kanallarındaki gündüz kuşağı programlarının kadın hakları mücadelesinin altını oyduğunu, cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiğini belirtti.

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer karaca, kadın programları ekran yüzlerinin TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu’nda konuşmacı olarak yer alması eleştirdi.

Karaca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, gündüz kuşağı programlarının kadın hakları mücadelesinin altını oyduğunu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiğini, medyanın sermaye odaklı yozlaşmasının en çarpıcı göstergelerinden biri haline geldiğini ifade etti.

“Medya etiğinden uzak, reklam gelirleri ve siyasi rant merkezli bir anlayışla sürdürülen bu yayınlar, kadınların eşit yurttaşlık hakkını erozyona uğratırken, kamu kaynaklarının da yandaş medya aygıtlarının finansmanı için bir araç olarak kullanılmasını pervasızca meşrulaştırıyor” diyen karaca, şunları kaydetti:

“Bugün Meclis’te, Zahide Yetiş ve benzeri ekran yüzlerinin TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu’nda konuşmacı olarak yer alması, hem kadın mücadelesine hem de bu ülkenin ilerici tüm değerlerine yönelik ağır bir hakarettir.

Haberin DevamıReklam




Çünkü bu figürler, yıllardır cinsiyetçi şovlar, dramatizasyon ve ucuz sansasyon üzerinden reyting devşiren, kadınları güçlendirmek yerine, onların yaşadığı trajedileri birer metaya dönüştürerek medya piyasasında pazarlayan yapının bizzat taşıyıcı unsurları oldu. Bu kirli medya düzeninin karşısında net bir duruş sergilemek gerekiyor.

Bugün televizyon ekranlarından pompalanan bu zehirli içerikler, kadınların onurunu yok sayan, patriarkal düzenin sürdürülebilirliğini sağlayan bir ideolojik aygıta dönüşmüş durumda.

Dolayısıyla, mesele yalnızca medya etiği sorunu değil; siyasal rant, kamu kaynaklarının sermayeye aktarımı ve iktidar tarafından desteklenen toplumsal mühendislik projesinin parçası olarak görmek gerekiyor.

Bu çarpık medya düzenine meşruiyet kazandıran politikaların teşhir edilmesi, kadın mücadelesinin gasp edilmesine izin verilmemesi ve kamusal alanın, sermaye ve iktidar işbirliğiyle bir sömürü sahasına dönüştürülmesine karşı eşitlikçi, özgürlükçü ve ilerici bir hattın inşa edilmesi bir zorunluluktur.”