TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, yaptığı suç duyurusuyla ilgili açıklamasında “Şeriat hayaliyle yanıp tutuşanlar için Cumhuriyet savcıları göreve” ifadesini kullandı.
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Karaca, Ünlü’nün İzmit Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen etkinlikteki konuşması esnasındaki ifadelerinin Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine göre suça konu olduğu ifade etti.
“Şahsın beyanları, Anayasa’nın 174’üncü maddesinde hüküm altına alınan inkılap kanunlarını ve devlet düzenini ortadan kaldırma saikiyle söylenip söylenilmediğinin, bu yönde bir hazırlığının olup olmadığının da re’sen soruşturulması gerekmektedir” diyen Karaca, bu kişinin çakarlı araçlarla etkinliğe gitmesinin de soruşturulması gerektiğini belirtti. Karaca’nın konuyla ilgili açıklaması şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel niteliklerini ve anayasal düzenini hedef alan hiçbir söylem, hukuk devleti ilkemizle bağdaşmaz. ‘Biz şeriatçıyız, ne işimiz var bu düzenle, bu rejimle’ ifadesi, sadece Anayasamızın 2. ve 174. maddelerine aykırılık teşkil etmekle kalmayıp, vatandaşlarımız arasında kin ve düşmanlığı körükleme potansiyeline sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti; laik, demokratik ve hukuk devleti nitelikleriyle tüm vatandaşlarına eşit ve özgür bir yaşam alanı sunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, kimsenin ‘ne işimiz var’ diyebileceği bir rejim değil, bu milletin azmi ve mücadelesinin şanlı tarihidir. Bu rejimle ne işi olduğunu sorgulayanlara hatırlatıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti, işgal edilen zihinlere değil, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık ruhuna aittir. Gazi Meclis’in bir üyesi olarak, milletimizin emanetine sahip çıkıyor ve bu söylemleri hukuk önünde titizlikle soruşturmak için yetkilileri göreve davet ediyorum.
Aynı şahsın, 6 Haziran 2023 tarihinde de benzer ifadelerle laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşıt görüşlerini dile getirmiş olması, bu söylemin tesadüfi veya münferit bir açıklama olmadığını, aksine sistematik bir düşünce yapısının dışavurumu olduğunu gösteriyor. Bu durum, anayasal düzen ve hukuk devleti ilkelerine karşı süregelen bir ideolojik tutuma işaret eder. Bu tekrar eden söylemler, yalnızca bireysel bir fikir beyanı değil, aynı zamanda toplumsal bir kutuplaşma yaratma, anayasal düzeni zayıflatma ve laikliği hedef alma amacı taşıyor. Özellikle laikliğin, demokratik ve sosyal hukuk devleti olma niteliğimizin temel taşı olduğu bir düzende, bu söylemlerin pervasızca tekrarlanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine açık bir meydan okuma niteliği taşır. Bu nedenle, bu ifadelerin yalnızca kişisel düşünce özgürlüğü kapsamında ele alınması mümkün değildir.
Bu tür açıklamalar, anayasanın 174. maddesiyle koruma altına alınan inkılap kanunlarına ve TCK 216. madde çerçevesinde toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etme suçu açısından değerlendirilmeli. Bu tekrar eden söylemler karşısında susmak, cumhuriyetimizin temel değerlerine ve hukuk devletine yönelik bir tehdidi göz ardı etmek anlamına gelir.
Meclis Başkanvekili olarak, bu sorumluluğumun bilinciyle söz konusu ifadeyi soruşturulmak üzere yetkili mercilere taşıyor ve Türkiye Cumhuriyeti’ne gönülden bağlı milyonlarca vatandaşımızın sesi olduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Şunu hakikati herkes bilsin ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine saldıranlar, o temellerin altında kalmaya mahkumdur. İnanıyorum ki bu millet, adaletin simgesi olan cübbeyi şeriatçıların lakabına, gölgesine teslim etmez.”