Denizli Sanayi Odası tarafından Deprem Haftası dolayısıyla Merkezefendi Kültür Merkezi’nde Depreme Dirençli Denizli Semineri düzenlendi. Seminere Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, Denizli Sanayi Odaı Başkanı Selim Kasapoğlu, Denizli Sanayi Odası Meclis Başkanı Okan Konyalıoğlu, Eski Denizli Belediye Başkanı Ali Marım ve çok sayıda vatandaş katıldı.
“DEPREM HEPİMİZİN SORUNUDUR”
Seminerin açılışında konuşan Kasapoğlu, “Geçen sene 6 Şubat’ta yaşadığımız ve 11 ilimizi etkileyen büyük deprem felaketi, depremin sonuçlarını ve nasıl bir milli güvenlik problemi olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı” dedi.
Kentlerdeki yapı stoklarının belediyeler ile birlikte yeniden değerlendirildiğini söyleyen Kasapoğlu, deprem sorununun hükümetlerden ve belediyelerden önce herkesin sorunu olduğunu, tüm toplumun deprem için hazırlanması gerektiğini vurguladı.
“FAYSIZ YER BULMAK ZOR”
Denizli’nin Gediz Grabeni ile Büyük Menderes Grabeni’nin kesim noktasında olduğuna dikkati çeken Prof Dr Naci Görür, Denizli’nin Türkiye’nin en fazla fayı olan bölgelerinden biri olduğunu belirtti. Görür, “Bu bölge grabenlerden meydana gelmiş tektonik bir bölge ve her yer fay. Faysız yeri bulmak çok zor” ifadelerini kullandı.
“DENİZLİ FAY ÜZERİNDE OTURUYOR”
Denizli’nin aktif faylar üzerinde kurulu olduğunu kaydeden Prof Dr Görür, konuşmasında şunları söyledi:
“Denizli fayın üzerinde oturuyor. Fayın üzerinde gelişmişse ve o faylar da canlı ise eninde sonunda deprem olur. Zaman vermiyorum. Günün birinde bu fayların biri veya ikisi, peşpeşe ya da ayrı zamanda harekete geçerlerse bizi tarumar ederler. Peki ne yapmalı? Çözüm, deprem dirençli Denizli.”
GÖRÜR’DEN SİYASİLERE ELEŞTİRİ
Siyasilerin depreme dirençli kent konusundaki tavrını eleştiren Görür, “Siyasiler, bir an önce deprem dirençli kentler yapacağız diye koşturur durumda değiller. O halde depreme dirençli Denizli sizin can güvenliğinizi ilgilendiriyorsa bu işe siz sahip çıkacaksınız. Bana soruyorlar, ‘Hocam nasıl sahip çıkalım, bizim neyimiz var? Emekli adamım maaşım 8 bin lira’ diye. Domatesin ve biberin fiyatına duyarlı olduğun kadar can güvenliğine de duyarlı olmak zorundasın. Depreme dirençli Denizli’yi yapana oy vereceksin, yapamayandan uzak duracaksın” değerlendirmesinde bulundu.
“ANTİK KENTLER DEPREMİN ALFABESİ”
Denizli’deki antik kentlerin birer şans olduğunu aktaran Görür, bu konudaki görüşlerini şu sözlerle ifade etti:
Denizli’nin şanslı bir tarafı var. O da ne? Yanınızdaki antik kentler. Bu kentler depremin alfabesi. Depremde o kentler nasıl yıkıldı? Deprem olmuş, yıkılmış, sonra bir daha yıkılmış, tahrip olmuş, bir daha yıkılmış tahrip olmuş... Bu bize neyi gösteriyor? O antik kentlerden bir farkımızın olmadığını. Zaman değişti, ancak aynıyız. Nasıl ki o kentler depremi yedikçe yıkılıp tahrip olmuş, akıllı olmazsak, biz de tahrip olabiliriz. Bugün, deprem dirençli Denizli’yi yaşatmada oradan faydalanabilirsiniz. Gezin bu turistik yerleri. Adı turistik, deprem neler yapmış bir bakın. Bugün niye yapmasın? Depremlere yabancı değiliz.”
“RANT HASTALIĞI DENİZLİ’YE DE GİRMİŞ”
Denizli ile ilgili izlenimlerini aktaran Görür, kentin büyük oranda korunduğunu, bu sebeple de deprem dirençli yapılmaya müsait olduğunu söyledi. Son dönemde kentte çok katlı yapıların artmasını da değerlendiren Görür, “Rant hastalığı Denizli’ye de girmiş. O beni ürküttü. Kentin jeolojisine, tektoniğine, fay sistemine, zeminine uygun olmayan çok katlı binalar yapılmaya başlanmış. Behemehal bu durdurulmalı. Bunu savunanlardan da uzak durulmalı. Eğer Denizli kendi yapı stoğuna dönerse, emin olun kısa zamanda deprem dirençli hale gelir ve Türkiye’de örnek bir kent olabilir. Bu kadar canlı faya rağmen ayakta durabilecek bir kent durumuna gelebilir” ifadelerini kullandı.
“MİKRO BÖLGELEME VE HARİTALANDIRMA YAPILMALI”
Görür, mikro bölgeleme çalışması ve haritalandırma yapılması halinde Denizli’nin ne kadar büyüklükteki bir depreme maruz kalacağına, hangi fay harekete geçerse ne büyüklükte ve hangi fayın ne sıklıkla deprem üreteceğine yanıt bulunabileceğini belirtti.