“Ya o ya ben” resti tazminatsız işten çıkarılmasına neden oldu – D20Haber
25.04.2024, Perşembe
16 °C / 29 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. GÜNDEM
  4. /
  5. “Ya o ya ben” resti tazminatsız...

“Ya o ya ben” resti tazminatsız işten çıkarılmasına neden oldu

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 25 Eylül 2021 Cumartesi - 11:23Güncelleme: 25 Eylül 2021 Cumartesi - 12:54
“Ya o ya ben” resti tazminatsız işten çıkarılmasına neden oldu

Bir işyerinde yardımcısıyla kavga eden fırın ustası, patrona “ya o, ya ben” diyerek, tartıştığı mesai arkadaşının kovulmasını istedi. Talebi fırın sahibi tarafından reddedilen usta, istifa ederek kıdem tazminatı için dava açtı. Davaya son noktayı koyan Yargıtay, patrona ‘ya o, ya ben’ tehdidinde bulunan ustanın tazminat alamayacağına hükmetti.

Bir ekmek fırında çalışan usta ile yardımcısı kavga etti. Öfkesine hakim olamayan usta, patrona, “ya o, ya ben” diyerek tepkisini dile getirdi. İşveren bu talebi yerine getirmeyince, ekmek ustası soluğu mahkemede aldı. İş Mahkemesi'nde fırıncı hakkında dava açan usta, bir çalışma arkadaşının iş yerindeki düzeni bozduğuna ilişkin şikayetinin işverence dikkate alınmaması ve taleplerine rağmen işçilik alacaklarının işverence ödenmemesi üzerine iş sözleşmesini haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsilini talep etti.

Davalı fırıncı ise, davacının çalışma arkadaşının işten çıkarılması talebini haksız bularak reddettiklerini, davacının da bunun üzerine izin almaksızın ve haklı bir mazereti bulunmaksızın işe gelmediğini, bu sebeple davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiğini, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ve asgari geçim indirimi alacağının bulunmadığını ile sürerek, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Davayı kısmen kabul eden İş Mahkemesi, ustayı haklı bularak kıdem tazminatının ödenmesi yönünde karar alırken, Davalı fırıncının kararı temyiz etmesiyle devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikte bir kararda özetle şu ifadelere yer verildi:

"İş Kanunu'nun 25. maddesinin “d” bendinde işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkını kullanmasına imkan tanıyan “işçinin işverenin diğer işçisine sataşması” durumu düzenlenmiş ise de, feshe ilişkin bilgisi olmayan tanık anlatımları ve dosya kapsamı incelendiğinde, davacının diğer işçinin kendisine sataştığını iddia ve ispat etmiş olmadığı; şu halde, davacının birlikte çalışmak istemediği diğer işçi yönünden işveren bakımından haklı bir fesih sebebinin bulunduğunu da ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan sebeplerle; davacının fesih bildiriminde ileri sürdüğü sebebin, haklı olmadığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.

Davacı tarafından işverene noter kanalıyla gönderilen fesih bildiriminde, iş sözleşmesinin fesih sebebi özetle; işyerine alınan yardımcı elemanın sürekli tartışma yaşaması, işi ciddi yapmaması, yetkililere durum bildirilerek çözüm bulunması istenmesine karşın yetkililerce herhangi bir çözüm bulunmaması sebebiyle davacının çalışmaya devam edemeyecek olması, şeklinde açıklanmıştır. Dava dilekçesinde ise; davacının işverene şikayetini bildirerek bir hafta içerisinde çözüm bulunmaz ise SGK primlerinin eksik ödenmesi ve ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunması sebebiyle iş sözleşmesine haklı olarak son vereceğini sözlü olarak ihtar ettiği ileri sürülmüştür. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda işçilik alacaklarının ödenmemesi ve SGK primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması sebebiyle davacı tarafından yapılan fesih haklı kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; varılan bu sonuç fesih sebebiyle örtüşmemektedir. Şöyle ki; derhal fesih hakkı, sebebe bağlı yenilik doğuran bir haktır. Bu sebeple fesih bildiriminde belirtilen sebep, kural olarak değiştirilemez, genişletilemez yada başka bir sebep eklenemez. Şu durumda; Mahkemece işçilik alacaklarının ödenmemesi ve SGK primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması sebeplerinin fesih sebebi olarak değerlendirilmesi doğru olmamıştır.

Feshe ilişkin bilgisi olmayan tanık anlatımları ve dosya kapsamı incelendiğinde, davacının diğer işçinin kendisine sataştığını iddia ve ispat etmiş olmadığı; şu halde, davacının birlikte çalışmak istemediği diğer işçi yönünden işveren bakımından haklı bir fesih sebebinin bulunduğunu da ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle; davacının fesih bildiriminde ileri sürdüğü sebebin, haklı olmadığı anlaşıldığından, davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”