Yangından yaşamını yitiren 78 kişi arasında Denizlili Hilmi Altın’ın eşi Kübra ve kızı Alya da vardı. Kendisi 8. kattan atlayarak 5. kattaki sundurmanın üzerine düşerek hayatta kaldı.
Altın ve faciada eşini, kızını, yakınlarını kaybedenler birbirleriyle teması kesmeden İstanbul, Ankara ve Bolu’da bir araya gelip, adalet arayışı için neler yapabileceklerini konuşuyor. “Başka Canımız Yok” adlı hesaptan da seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Denizli Aile ve Sosyal Hizmetler eski İl Müdürü Ahmet Altın’ın oğlu Hilmi Altın da onlardan birisi. Altın İsmail Saymaz ile görüştü ve yaşadıklarını anlattı. İşte o yazının bazı bölümleri…
“Bu bir katliam. Bize ‘Ölümlerden ölüm beğen’ dediler. Çoktan seçmeli gibi. Uçarak mı ölmek istiyorsun, yanarak mı ölmek istiyorsun, boğularak mı ölmek istiyorsun? Şans eseri kurtulacak mısın? Buydu bize yaşattıkları.”
Nasıl uyandınız?
Eşim çığlıklarla beni uyandırdı. Karşımda eşimi ve çocuğumu gördüm el ele. “Hilmi” dedi, “Yangın var. Alya’yı götürüyorum. Peşimizden gel.” Fırladı gitti merdivene doğru. Hemen üstümü giyindim. Tereddütteydim. “Ne yangını? Bu kadar büyük yangın olur mu?” diye şüphedeyim. Eşim kapıyı açık bırakmıştı. Koridorda bağırış çığırış; insanlar koşuşturuyor. Dumanı gördüm.
Ne taraftan geliyordu?
Merdiven tarafından.
İndim; eşimin, kızının peşine koştum. Dedim, “Lobide bekliyorlardır.” Yok, hiç ses yok. “Kartal Oteli’ne götürdük” dediler. Bağırdım, çağırdım. Ses yok. Döndüm. Lobide dumanı gördüm. Dedim “Bunlar herhalde çıkamadı, ben gireyim içeri.” Biri “Abi giremezsin, girenler çıkmıyor” dedi. Sokmadı içeri.
Eşinizi ve Alya’yı nerede bulmuşlar?
Hiç bilmiyorum. Başka odaya girebildiler mi, yere mi düştüler, bilmiyorum.
Ne düşünüyorsunuz o geceyle ilgili?
Bu bir katliam. Bize “Ölümlerden ölüm beğen” dediler. Çoktan seçmeli gibi. Uçarak mı ölmek istiyorsun, yanarak mı ölmek istiyorsun, boğularak mı ölmek istiyorsun? Şans eseri kurtulacak mısın? Buydu bize yaşattıkları. Söylentiler doğruysa bu vicdansızlık.
Suç duyusunda bulundunuz mu?
Tabii. Olası kasttan bulunduk. Üst katlardan daha erken saatte kurtulanlar varsa, biz saat 03.30 ve sonrasına kadar hiç uyarılmadıysak, bunun bir açıklaması olmalı.
Aileler bir araya geliyor. Siz de dahilsiniz değil mi?
Dahilim. Hepimiz saf ve temiz bir adalet arayışı için çabalıyoruz. Zaten kaybedecek bir şeyim kalmamış. Ailemi yitirmişim. Bu saatten sonra derdim şu: Benim canım yandı. Kimsenin ailesi bu tip sebeplerden yanmasın. Çocuklar ölmesin. Ülkenin geleceği olacak çocuklardı. Neden pisi pisine bu hayatları yitiriyoruz? Niye bu acıları çekiyoruz? Daha acıların büyükleri başlamadı. Şu an herkes etrafımızda. Yalnız kaldığımızda kendimize düşeceğiz. Tutunacağımız bir dal var, o da bu davamız. Başka güç alacağım bir şey yok şu hayatta.
Davaya odaklıyım. Hangi aile neredeyse orada toplantı yapıp kimin elinde ne tip bilgiler var, onları birleştirmeye çalışıyoruz.
Bir daha gittiniz mi otele faciadan sonra?
Eşimin aracını almaya gittik. Araca bakamadım. Bir arkadaşımız aracı alıp uzaklaştı.
Oteli görünce ne hissettiniz?
Gerçekten inanamıyorum. Hala gerçekliğini kabullenmiş değilim. Canım yanıyor. “Olamaz” diyorum. Bu kabus olmalı. Kabullenmeyi sonuçlandıramadım hala içimde.