İMO Denizli Şube Başkanı Seyhun Türk, Kahramanmaraş depreminin 2. yılında Denizli Gazeteciler Cemiyetinde düzenlediği basın toplantısında, 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin 11 ilde 15 milyon kişiyi etkilediğini, resmi kayıtlara göre 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiğini, 107 bin kişinin yaralandığını söyledi.

Şehircilik ilkeleri ve mühendislik hizmetlerinin ışığında bir yapılaşma olmadığı gibi, ortaya çıkan sorunları örtbas etmek için çıkarılan imar affı gibi uygulamaların yüksek riskli yapı stoklarını ortaya çıkardığını kaydeden Türk, şöyle devam etti:
“Kaybedecek vaktimizin olmadığının hep birlikte farkına vararak, doğal eşikleri göz önüne alarak, çevreye saygılı ve sürdürülebilir yeşil binalar üreterek hem depreme dayanıklı yapılar üretmeli hem de geleceğe hazırlanarak olası doğal afetlere hazırlıklı olmalıyız. Çünkü bugün depremi konuşuyoruz, ancak yarın başka bir felaketi konuşmayacağımızın garantisinin olmadığını biliyoruz.”
Yaşanan felaketlerin sonrasında hep başkalarının başına gelecekmiş gibi davranıldığını vurgulayan Türk, “ Halbuki yarın neyle karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki yaşadığımız şehir Denizli’de birinci derece deprem kuşağında bulunan ve tarihte yıkıcı depremlere tanıklık etmiş bir bölge. Aynı zaman da bugün toplam nüfusu 1 milyonu aşan ve şehir merkezi yaklaşık 650 bin kişiye ev sahipliği yapan bu kentin riskli ve eski yapı stoku sayısını tahmin etmek çok da zor değil. Doğru yapıların doğru zeminlere yapılmasının önemini vurgulamakla beraber şehrimizin merkez bölgelerinde taşıma kapasitesi zayıf zeminlere yüksek katlı yapıların yapıldığını biliyoruz. Olası bir depremde nasıl performans göstereceği konusunda şüphe duyduğumuz bu yapıların bulunduğu plansız dar sokaklar kocaman birer soru işareti olarak bizleri bekliyor” dedi.
Dirençli bir kent olma yolunda sadece depremlere değil, diğer doğal afetlere karşı da hazırlıklı olunması gerektiğini belirten Türk, “Sadece kurumlar değil bireyler de sorumluluk alarak hareket etmek zorunda. Tüm bu veriler ve bilgiler ışığında bizler inşaat mühendisleri olarak durmadan çalışamaya devam edeceğiz. Yaşadığımız acı tecrübelerin bir daha yaşanmamasının temenni etmek yerine daha somut gelişmeler olmasını, risklerin en aza indirildiği refah kentlerini oluşturulmasını istiyoruz” diye konuştu.