Türkiye genelinde olduğu gibi, Denizli’de de kadın cinayetlerinin önü alınamıyor. İstatistikler, Denizli’yi “kadın istihdamının en yüksek olduğu iller” arasında gösteriyor. Türkiye ortalamasının yüzde 8 üzerindeki istihdam, kadınların birçok ile göre daha şanslı olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, Denizli’yi istatistiklerdeolumsuz gösteren örnek de var. O da kadın cinayetleri.
50 CİNAYETİN 17’SİNDE FAİL EŞLER
İlde işlenen kadın cinayetlerinde failerin çoğu eşler çıktı. Bazılarında uzaklaştırma kararı olsa bile cinayetin önüne geçilemedi. 2010 yılından bu yana işlenen 50 kadın cinayetinin 17’sinde fail eş çıktı. Üç cinayet ise boşanma süreci devam ederken işlendi. Aynı dönemde 4 kadında boşandıkları eşleri tarafından öldürüldü. 12 genç kadın ayrıldıkları eski sevgilileri veya ayrılmaya çalıştıkları sırada sevgilileri tarafından katledildi. Eş harici diğer aile bireyleri de aynı dönemde 5 kadını öldürdü.
KADIN CİNAYETLERİNİN BAZILARI
26 yaşındaki bir çocuk annesi Mine Kocadağ, eşi Mithat Kocadağ tarafından kıskançlık nedeniyle öldürüldü. Cinayeti katıldığı canlı yayında itiraf eden Mithat Kocadağ, genç kadını boğarak öldürdükten sonra çalıştığı otelin arkasındaki boş arazide sakladığını anlattı.
25 yaşındaki Gıda Mühendisi Şebnem Şirin, ayrılmaya çalıştığı eski sevgilisi Furkan Zıbıncı tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Savcılık ağırlaştırılmış müebbet cezası istese de mahkeme sanığa müebbet hapis cezası verdi.
Pamukkale Üniversitesi tarih bölümü öğrencisi 22 yaşındaki Aleyna Yurtkölesi, eski sevgilisi İran uyruklu Shayan Kheyrian tarafından katledildi. Genç kadının kaldığı eve giden şüpheli barışmak istedi, genç kadının kabul etmemesi üzerine onu boğarak öldürdü. Sanık, yargılama başlamadan tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etti.
Denizli Devlet Hastanesinde hemşire olarak görev yapan ve iki kez eşi hakkında uzaklaştırma kararı aldıran Hülya Tortop, iş dönüşü tartıştığı kocası Murat Tortop tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Pınarkent Mahallesi’nde 18 yaşındaki Elif Irmak, kocası Ahmet Emre Irmak tarafından kürtaj yaptırmakla suçlandı ve sokak ortasında 4 bıçak darbesi ile öldürüldü. Otopside kürtaj yaptırmadığı belirlendi.
31 yaşındaki Pınar Eliuz eski sevgilisi tarafından yakın mesafeden pompalı tüfekle üç el ateş edilerek öldürüldü. Katil genç kadının cesedini yol kenarına atıp gitti. Pınar Eliuz’un cinayetten kısa süre önce koruma kararı çıkarttığı öğrenildi. Katili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
“HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ KADINA YÖNELİK SUÇLARDA KALDIRILMALI”
Denizli Kadın Platformu Sözcüsü Ayşegül Odabaşıoğlu kadına yönelik şiddette başlıca sorunun eğitim olduğunu belirtti. Odabaşıoğlu, şunları söyledi:
“İlk atılması gereken adım kadına yönelik şiddet konusunda toplumda bir bilinç oluşturmaktır. Devlet bu sorunu çok yönlü olarak ele almalı. Kadınların eğitim ve iş hayatında desteklenmesi gerekir. Türkiye’de mevzuat bulunmasına rağmen uygulamadaki eksikler nedeniyle şiddetin önüne geçilemiyor. TCK’daki haksız tahrik indirimi kadına yönelik suçlarda kaldırılmalı. Denizli’deki kadın cinayetlerinin başlıca nedeni erkek egemen kültürün toplumda yarattığı kadın ve erkek arasındaki asimetrik güç ilişkisidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan kadına yönelik şiddet, kadının üzerindeki güç ve baskının daha da artmasına neden olmaktadır.”
“ÇÖZÜM CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAMADA”
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kökten çözümün toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak söyleyen Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Merve Öğüt, “Devletin kadın erkek eşitliğini sağlamak yükümlülüğünü tüm mekanizmaları ile birlikte etkin şekilde uygulaması gerekir. Kadına şiddete mücadeleye yönelik taahhütlerden vazgeçilmesi bir yana; etkin politikalar izlenmesi artık toplumsal bir kangren haline gelen kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için şarttır. Denizli’de kadının çalışma hayatındaki yüksek oranı ve diğer şehirlere oranla görece yüksek ekonomik gücüne rağmen ne yazık ki; kadın cinayeti oranının da günden güne arttığını görmekteyiz. Şiddet yanlış politikalar nedeniyle ataerkil zihniyetçe adeta meşru görülmeye başlandı. İnfaz yasasındaki değişiklikler cezai yaptırımları neredeyse ortadan kaldırdı. Faillerin eylemlerinin cezasızlıkla sonuçlanacağına inanması, kadın cinayetlerinin artmasında çok önemli bir etkene dönüştü. Zira çoğu şiddet failinin fiili gerçekleştirmeden önce yapmakla tehdit ederken 'içeri girmem' ya da 'az yatar nasılsa çıkarım' dediğini çoğu kez okumuşuzdur” dedi.
