İstanbul Barosuna kayıtlı avukat Mert Akdoğan, Adana’da görevli savcı adayı Mithat Can Yalman’ın ve avukat Mustafa Çoban’ın peş peşe ölümleri üzerine Denizli Barosu bir açıklama yaptı. Liyakatsizliğe, yetersiz ekonomik koşullara ve sayıları artan hukuk fakültelerine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Son günlerde yargı camiasında peş peşe yaşanan ve hepimizi derinden sarsan intihar vakaları, meslektaşlarımızın karşılaştığı ağır yüklerin ve yaşanan zorlukların daha fazla göz ardı edilemeyeceğini açıkça göstermektedir. Önce İstanbul Barosu üyesi meslektaşımız Avukat Mert Akdoğan’ın vefatı, sonrasında Adana’da görevli savcı adayı Mithat Can Yalman’ın koordinatör hakim ile mentör savcının mobbing ve tehditlerine maruz kaldığı iddiası ile kaldığı otel odasında ölü bulunmasının ardından bir süredir psikolojik tedavi gören meslektaşımız Avukat Mustafa Çoban’ın yaşadığı evinde yaşamına son verdiğini derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız.
GENÇ HUKUKÇULARIN İŞ BULMASI ZORLAŞIYOR
Bu üzücü olaylar, avukatların ve hukukçuların meslek hayatlarında karşılaştıkları psikolojik, ekonomik ve mesleki sorunları bir kez daha ve acı bir şekilde görünür hale getirmiştir. Liyakatsizlik, yoğun stres, yetersiz ekonomik koşullar ve mesleki baskılar, hukukçuların ruhsal ve bedensel sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir. Bunun yanı sıra, sayıca fazla ve nitelik bakımından yetersiz olan hukuk fakültelerinin, ihtiyacın çok üzerinde mezun vermesi, meslek içindeki rekabeti artırmakta ve birçok genç hukukçunun iş bulmasını ve hayatını sürdürebilmesini zorlaştırmaktadır.
AKADEMİK KADROSU BULUNMAYAN FAKÜLTELER KAPATILMALI
Son yıllarda sayıları hızla artan ve niteliği düşen hukuk fakültelerinden dolayı mezunların hukuki birikim ve yeterlilikleri ciddi endişelere yol açmaya başlamış, sadece hukuk fakültesi mezunu olmanın hukuk mesleklerini icra edebilmek için yeterli gelmediği aşikar olmuştur. Bu sebeple mesleğe girişte sınava duyulan ihtiyaç ortaya çıkmış, gerek avukatlık stajını başlatabilmek gerekse de hakimlik, savcılık sınavına girebilmek için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda başarılı olma şartı aranmaya başlanmıştır. Mesleğimizde temel sorunların çözümü adına söz konusu sınav önemli bir adım olsa da tek başına sürdürülebilir bir çözüm olmayacaktır. 2024 yılında ilk kez yapılan sınavda başarı oranın %42,7 olması yıllardır süregelen sınav taleplerinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koysa da, sınavda başarılı olamayan adayları nasıl bir geleceğin beklediği muammadır. Bu sebeple sınav tek başına çözüm için yeterli görülmemeli, bir “ticarethane” gibi faaliyet gösteren ve akademik kadroları dahi bulunmayan hukuk fakülteleri ivedilikle kapatılmalı, hukuk fakültelerinin dekanları mutlaka “hukukçu” kimliği haiz kişilerden belirlenmelidir.
LİYAKAT TERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR
Avukat Mert Akdoğan’ın vefatı, bir kez daha hakimlik ve savcılık mülakatlarında liyakat ilkesinin uygulanma şeklini gündeme getirmiştir. Liyakatin terk edildiği bir yargı mekanizmasının yargıyı ve akabinde ülkeyi felakete sürükleyebileceğinin en ciddi örneği, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü ile tecrübe edilmiştir. Mülakat adı altında liyakate ve nesnel ölçütlere aykırı şekilde yapılan hakim savcı seçimlerinin yol açtığı ağır haksızlık ve adaletsizlik genç meslektaşlarımızın geleceğe dair umutlarını ortadan kaldırmaktan öteye geçmemekte, yıllarca vermiş oldukları emeklerin karşılıksız kaldığını görmek kendilerini psikolojik buhrana sürüklemektedir. Mülakatlarda liyakat ve nesnel ölçütlerin esas alındığı bir seçim özellikle yargı camiası için bir tercih değil, zorunluluktur. Aksi halde uhdesinde yeterli nitelikleri bulundurmayan hâkimlerin ve savcıların yapacağı hukuk temelli işlemler gerçek bir yargılama değil, adalet dağıtımı görünüşü altında haksızlığın bizzat devlet eliyle yapıldığı “şekli” bir yargılama tehlikesine dönüşebilecektir.
DESTEK PROGRAMLARI OLUŞTURULMALI
Bununla birlikte genç avukatların da geleceğe daha umutla bakabilmeleri için ekonomik sorunlarını hafifletmek amacıyla destek programları oluşturulmalı ve ilgili kurumlar tarafından daha fazla teşvik sağlanmalıdır. Yeni istihdam ve iş alanları yaratılması, vergi yükünün hafifletilmesi, sosyal güvenlik haklarının temel düzeyde dahi olsa devlet tarafından karşılanması, faizsiz kredi imkanlarının oluşturulması gibi çözüm yolları acilen üzerinde durulması gereken başlıklar haline gelmiştir.”