Yeni adli yılın başlaması dolayısıyla düzenlenen tören valilik binası önünde yapıldı. Adli ve idari yargı mensupları ile avukatların katıldığı törende konuşan Baro Başkanı Adnan Demirdöğer, üye sayısının 2 bin 100’e ulaştığını, 200’e yakın da stajyer avukat bulunduğunu ifade etti.
Yargının yükünün her geçen gün arttığını, sorunların çözümünde fiziki şartların iyileştirilmesinin önem taşıdığını, ancak asıl zihniyetin değişmesi gerektiğini kaydeden Demirdöğer, şunları söyledi:
“AYNI KONUDA FARKLI KARARLAR HUKUKA GÜVENİ AZALTTI”
“Aynı olay ile ilgili farklı yargı kararlarının verilmesi, Yüksek Mahkemelerin birbirlerini üst olarak görmesi yargıya olan güveni azaltmış olup, her geçen gün de bu güven azalmaya devam etmektedir. Bu nedenle yerel mahkemeler ve yüksek mahkemeler; şartlara, olaylara, kişilere ya da konjonktüre göre değil, tamamen bağımsız ve tarafsız bir şekilde hak, hukuk, adalet ve vicdan duygularına göre karar vermelidir. Adaletin gözü kör, kulağı sağırdır. Bundan dolayı kişilere, yapılara, zümrelere, konjonktüre ya da sosyal medyaya bağlı olmaksızın kararlar verilmesi gerekmektedir.
“HUKUK DEVLETİ SORGULANIR HALE GELDİ”
Adalet mülkün temelidir ilkesini kabul eden, töre yani hukuk konuşunca Hakan susar diyen bir milletiz. Ancak günümüzde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin kararlarının dahi tanınmadığına şahit olduk. Özellikle Avukat Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmamış olması, uygulanmamış olması Anayasamızın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesini, sorgulanır hale getirmiştir. Bu uygulama ile kişilerin ırkından, dininden, dilinden, siyasi düşüncesinden, etnik kimliğinden dolayı yargılanmalarının önü açılacaktır. Yine temelini ve tüm gücünü Anayasa’dan alan, her bir temel hakkın sorgulanır, tartışılır hale gelmesi söz konusu olacaktır. Üzülerek görüyorum ki bu haksız ve hukuksuz olayı eleştiren, buna tepki koyan sadece avukatlar ve barolardır.
“EKONOMİK SIKINTILARIN SEBEBİ HUKUKSUZLUKTUR”
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken yargıçlardır, savcılardır.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken üniversitelerdir, hukuk fakülteleridir, öğretim görevlileridir.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken sendikalardır, sivil toplum kuruluşlarıdır.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken tüm siyasilerdir.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken iş dünyasıdır.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken hür basındır, işçidir, emekçidir, emeklidir.
Bugün bu hukuksuzluğa karşı konuşması ve tepki göstermesi gereken kısacası toplumun tüm kesimleridir.
Çünkü hukukun ideolojisi, sağcısı, solcusu olmaz. Hukuk varsa adalet vardır, emek vardır, sermaye vardır, hür düşünce vardır, bilim vardır, gelecek vardır, hayaller vardır; kısaca hukuk varsa demokrasi vardır. Bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntının en önemli sebebi de yaşadığımız hukuksuzluklardır.
“HAK ARAMAK PAHALI HALE GELDİ”
Türkiye’de dava yoluyla hakkını aramak, oldukça pahalı duruma getirilmiştir. Bu durum, vatandaşların hak arama özgürlüğünü kısıtlar niteliktedir. Bu nedenle yargı harç ve masraflarının makul seviyeye indirilmesi gerekir.
“KILAVUZUMUZ CUMHURİYETİN KURUCU DEĞERLERİ İLE ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİDİR”
Denizli Barosu olarak insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Anayasamızın başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine olan inancımız ile; Anayasının ilk 4 maddesinin değiştirilmesini ve yine kadınlarımızın elde etmiş olduğu hakların siyasi tartışma konusu yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Kılavuzumuz Cumhuriyetin kurucu değerleri ile Atatürk ilke ve devrimleridir.”