Yılmaz: Normal doğum desteklenecek, sezaryen doğumun azaltılması teşvik edilecek – D20Haber
25.01.2025, Cumartesi
7 °C / 13 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. GÜNDEM
  4. /
  5. Yılmaz: Normal doğum desteklenecek, sezaryen doğumun...

Yılmaz: Normal doğum desteklenecek, sezaryen doğumun azaltılması teşvik edilecek

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 9 Ocak 2025 Perşembe - 18:23Güncelleme: 9 Ocak 2025 Perşembe - 18:23
Yılmaz: Normal doğum desteklenecek, sezaryen doğumun azaltılması teşvik edilecek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulu toplantısında yaptığı açıklamada, doğurganlık hızının düşüşüne dikkat çekti. Yılmaz, yeni dönemde sezaryen doğumun azaltılmasının teşvik edileceğini ve genç çiftlere evlenebilmeleri adına maddi destek sunulacağını söyledi.

Nüfus Politikaları Kurulunun ilk toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında konuşan Yılmaz, nüfus yapısını güçlendirecek, doğurganlık oranlarını artıracak ve nesli sağlıklı biçimde muhafaza edecek politikaların kurumlar arası eş güdümle uygulanacağını, bu çalışmaların başkanlığını bizzat kendisinin yürüteceğini dile getirerek, Kurulu en az 6 ayda bir toplayacaklarını ve gelişmeleri takip ederek politikalarını ve eylemlerini güncelleyeceklerini kaydetti.

“YOL HARİTASI OLUŞTURACAĞIZ”

“Kurulumuz sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Bu kapsamda öncelikli olarak doğurganlık oranlarını ve nüfus yenileme seviyesini sürdürülebilir kılmak için eylem planlarımızı ve yol haritamızı oluşturacağız” diyen Yılmaz, ilk toplantıda, demografik yapı ve nüfus politikalarındaki değişim ve dönüşümler, aile ve gençlik fonu ile doğum yardımlarının gündem başlıkları arasında bulunduğunu bildirdi.

GENÇ NÜFUS YAPISINA DİKKAT ÇEKTİ

Güçlü bir toplumun temelinin aile kurumu ile genç ve nitelikli bir nüfus yapısına dayanması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, Cumhuriyet’in ilanından sonra doğurganlığı artırmaya yönelik politikalar benimsendiğini ancak 1960 darbesinden sonra Türkiye’de doğurganlığı artırmaya yönelik politikaların terk edildiğini ve nüfusu kontrol altına almayı hedefleyen doğum oranlarını azaltıcı politikalara geçildiğini anımsattı.

Yılmaz, 1980 darbesi sonrasında ise “en fazla iki çocuk politikası” ile doğurganlığın azaltılmasının hedeflendiğini söyledi.

“2009’DAN BU YANA DÜŞÜŞ YAŞANIYOR”

Mevcut verilerin ekonomi, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler başta olmak üzere tüm sektörlere etki eden, edecek büyük çaplı bir dönüşüme işaret ettiğine dikkati çeken Yılmaz, 2009’dan itibaren Türkiye’de doğurganlık hızı ve nüfus artış hızında belirgin bir düşüş gözlemlendiği, 2001’de 2,38 çocuk olan doğurganlık hızının 2023’te 1,51’e düştüğünü ve bunun tarihin en düşük değeri olduğunu bildirdi.

Doğurganlığın, nüfusun yenilenme düzeyinde kritik eşik olan 2,1’in altında kaldığını vurgulayan Yılmaz, 2,1 eşiğinin üzerinde olan sadece 10 ilin kaldığını, 1,5 düzeyinin altında 51 ilin bulunduğunu ve toplam doğurganlık hızı 3’ün üzerinde tek ilin Şanlıurfa olduğunu anlattı.

“NÜFUS ARTIŞ HIZINDA KESKİN DÜŞÜŞ YAŞANDI”

Yılmaz, Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızında keskin bir düşüş yaşandığını ve bu oranın binde 1,1’e gerilediğini, 2023’te kaba doğum hızının ise binde 11,2 olarak gerçekleştiğini, çocuk ve genç nüfusun azalırken 65 yaş ve üstü yaşlı nüfus oranının 2023’te ilk defa yüzde 10’u aştığını bildirdi.

Evlenme oranlarının ve doğurganlık hızının azalmasına karşın boşanma oranlarının, ilk evlenme ve ilk anne olma yaşlarının, tek ebeveynli aile sayısının, yalnız yaşayan bireylerin ve yaşlı nüfus oranının giderek arttığını aktaran Yılmaz, TÜİK verilerine göre, ortalama ilk evlenme yaşının erkeklerde 28, kadınlarda ise 26’ya yükseldiğini söyledi.

“NÜFUS 93 MİLYONU BULACAK”

Yılmaz, TÜİK’in ana senaryosuna göre 2050’li yıllarda nüfusun tepe noktasının 93 milyon 775 bin olacağı, 2100’e gelindiğinde ise nüfusun azalarak 76 milyon 799 bin kişiye düşeceği bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantılarında bu demografik değişiklikleri “varoluşsal tehdit, bir felaket” olarak değerlendirdiğini dile getiren Yılmaz, bunun sadece bir uyarı değil, toplumsal bir sorumluluk çağrısı olduğunu vurguladı.

Yılmaz, Avrupa ülkelerindeki demografik değişimlerin ve doğurganlık hızındaki kritik düşüşün uzun vadede gerçekleştiğini, Türkiye’de bu dönüşümün yalnızca 60 yılda yaşandığını söyledi.

“SEZARYEN DOĞUM ORANLARI DÜNYA ORTALAMASINI ÜZERİNDE”

Sezaryen doğum oranlarının yüzde 60’la dünya ortalamasının çok üzerinde olduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu durumun doğurganlığı olumsuz etkilediğini ve yalnızca tıbbi nedenlerle açıklanamayacağını ifade etti.

Nüfus projeksiyonlarına göre, aile ve toplum yapısındaki değişim ve dönüşümlere yönelik etkin tedbirler alınmadığı takdirde doğurganlık hızındaki düşüşün devam edeceğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

Haberin DevamıReklam




“Doğurganlık hızındaki düşüş yalnızca demografik bir sorun olmanın ötesindedir. Toplumumuzun geleceği açısından kısa, orta ve uzun vadede istihdam, sosyal güven, bakım, ekonomi, savunma gibi birçok alanda ciddi sorunlara yol açma potansiyeline sahiptir. Doğurganlık oranlarındaki düşüş bir günde gerçekleşmediği gibi doğurganlık oranlarının arttırılması ve nüfusun kendini yenileme oranının üzerine çıkarılması da maalesef bugünden yarına gerçekleşebilecek bir durum değildir.”

“ÇALIŞMA GRUPLARI OLUŞTURULACAK “

Doğurganlık hızındaki düşüşe Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 2007’de dikkati çekilerek en az “üç çocuk” çağrısının yapıldığını, bununla bağlantılı olarak Kalkınma Planlarında değişikliklere gidildiğini hatırlatan Yılmaz, 2014 yılında 10. Kalkınma Planı’na ilk kez “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlığıyla bir dönüşüm programı eklendiğini ve bu tarihten itibaren doğurganlığın artırılmasının hükümet politikasına dönüştüğünü ifade etti.

Yılmaz, 12. Kalkınma Planı’ndan itibaren ise doğurganlığın nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasının temel bir amaç olarak benimsendiğini, nüfus yapısındaki değişimlerin çok boyutlu, birçok kamu hukukunu ve özel sektörü ilgilendiren ulusal çapta değerlendirilmesi gereken bir alan olduğunu belirterek, aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine ilişkin veri üretme ve politika geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmak üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Aile Enstitüsü ile Nüfus Politikaları Kurulunun aynı günde yapılandırıldığını kaydetti.

“AİLE YILI İLAN EDİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu yılın “Aile Yılı” olarak ilan edildiğini, güçlü bir aile ve nüfus yapısına sahip olunması için kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdüreceklerini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

” Doğurganlık hızındaki düşüş, nüfus yapısı, aile ve evlenme kurumundaki değişimlerin temel nedenleri, ihtiyaçlar ve o alanlara yönelik politika önerileri tespit edilecektir. Bunun akabinde kurulumuz marifetiyle bir ulusal eylem planı hazırlanacaktır. Özel önem arz eden konularda ise çalışma grupları oluşturulacak, komiteler kurulacak. Kalkınma planı ve Cumhurbaşkanlığı yıllık programlarında da yer aldığı üzere mevcut hukuki düzenlemeler, aile ve dinamik nüfus yapısını etkileyen gelişmeler çerçevesinde gözden geçirilecek, belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda yeni hukuki düzenleme çalışmaları yapılacak.”

Yılmaz, son yıllarda aile yapısını zayıflatmaya yönelik küresel tehditler ve toplumsal değişimlerin evlilik oranlarında düşüşe, boşanma oranlarında ise artışa sebep olduğunu dile getirerek, bu gidişatı tersine çevirmek için güçlü ve dinamik nüfus yapısını teşvik eden genç yaşta evlilikleri, doğurganlığı ve aile kurma noktasında cesaret veren politikalar geliştirmeyi öncelikli bir görev olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

“SEZARYEN DOĞUMUN AZALTILMASI TEŞVİK EDİLECEK”

Demografik yapının ihtiyaçlarına çözüm sunması için üzerinde çalıştıkları temel başlıklara ilişkin bilgi veren Yılmaz, şunları kaydetti:

“Öncelikle normal doğumların desteklenmesini öngörüyoruz. Zorunlu durumlar dışında sezaryen doğum oranının azaltılmasını teşvik edeceğiz.

Sağlık profesyonelleri içinde önemli bir yere sahip olan ebelerin, çiftlere kaliteli ve nitelikli bakım ve danışmanlık hizmetleri sunması ve ebelerin istihdamını yaygınlaştırmak önem taşımaktadır. Genç evlilikleri desteklemeyi sürdüreceğiz.

Aile kurmayı teşvik etmek amacıyla genç çiftlere maddi destekler, özellikle aile ve gençlik fonumuz kanalıyla, evlilik danışmanlığı ve ilk evini alanlara önceliklendiren sosyal konut programları bu kapsamda zikredebileceğimiz bazı başlıklardır. Yeni çalışma modellerinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Kadınların hem ev hayatını hem iş hayatını aynı anda sağlıklı bir biçimde sürdürmeleri, ikisi arasında bir tercih yapmak zorunda kalmamaları da yine çok önemlidir. Bu çerçevede doğum izinlerinden kreş ve bakım süreçlerinin desteklenmesine, doğum yardımlarından esnek ve uzaktan çalışmaya varıncaya kadar birçok başlığı bu kurulumuzda değerlendireceğiz, ele alacağız.

Çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması yine çok çok önemli. Giderek daha fazla sayıda çalışan kadın var. Dolayısıyla bunların ihtiyaçlarını gözeten ücretsiz ve düşük maliyetli kreş ve bakım hizmetlerinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz ve bu hizmetleri yaygınlaştırmak da yine politikalarımız arasında olacak. Ülkemizin içinden geçtiği demografik fırsat penceresini olabildiğince uzun zamana yayan politikalarla kalkınma sürecimize de güç katacağız.”(AA)