DESİAD Başkanı Okan Konyalıoğlu, Çin’de başlayan ve bazı ülkelerde hayatı durdurma noktasına getiren, son günlerde ülkemizde de artan bir ivmeyle yayılmaya başlayan coronavirusün günde bir başlık olmanın çok ötesinde artık hayatın tam ortasında yer aldığını belirtti.
“SINIRI OLMAYAN TEHDİT”
Hastalığın yayılma ve bulaşma hızının tedirginliği artırdığını kaydeden Konyalıoğlu, “Bu yüzden de dünya Sağlık Örgütü COVID-19’u pandemi (salgın) ilan etti. Bu kararla eş zamanlı olarak ülkemizde de görülen bu hastalık, zaten kırılgan olan ve jeopolitik konumumuz itibarıyla farklı hassasiyetleri bulunan ekonomimizde de farkı etkilere neden olacaktır. Bu değerlendirmenin sağlıklı yapılabilmesi ve yol haritalarının doğru kurgulanabilmesi için COVID-19 tehdidinin etki alanını doğru tanımlamak zorundayız. Önceki krizlerde belli ülkeler, belli sektörler etkilenirken fırsat alanları daha rahat tahayyül edilebiliyor ve eylem planları daha belirgin yapılabiliyordu. Bu defa durum daha farklı ve coğrafi sınırı olmayan, her ülkeyi ve her sektörü etkileyen, bu yüzden de daha derin ve kapsamlı değerlendirilmesi gereken bir tehditle karşı karşıyayız” değerlendirmesini yaptı.
Ülkemizde de vaka sayıları artmaya başladığına dikkati çeken Konyalıoğlu, DESİAD olarak bu süreçte tüm vatandaşlara sağlık, sağduyu ve sabır dilediklerini, alınan ve alınacak tedbirlerle kayıpların olmamasını temenni ettiklerini dile getirdi. Konyalıoğlu, şöyle devam etti:
Gerekli makamlar tarafından hastalığın belirtileri, kişisel ve genel anlamda alınması gereken tedbirler ve alınan önlemler sürekli açıklanmakta, medya aracılığı ile farkındalığın artırılmasına yönelik kamu spotları, haberler ve bilgilendirmeler sürekli yapılmakta. Biz iş insanları, bu farkındalık ve bilinçle, paniğe yer vermeden ve tehdidin bugünüyle birlikte yarını da düşünerek sağduyu ile hareket etmek zorundayız.
Ülke olarak zor günlerin başında olduğumuzu görmezden gelemeyiz. Bu yüzden, kısa vade tedbirler ile orta ve uzun vade planlarımızı birbirine karıştırmadan, ancak ilişkilendirerek geleceği tasarlamamız gerekiyor. Konuya böyle baktığımızda, kısa vadeli tedbirlerimizi kendi özelimizde, ailelerimizde, işletmelerimizde aksatmadan ve zaman kaybetmeden almak durumundayız. Diğer taraftan, işletmelerimizde kısa vadeli planlarımızda revizeler zorunlu olsa da, faizlerin özellikle devlet bankalarında düşük seviyede tutuluyor olmasının da desteğiyle uzun süredir beklemeye aldığımız yatırım kararlarımızın değiştirilmemesi gerektiğini, orta ve uzun vade planlarımızın devam etmesi için her makamda ve seviyede gayret edilmesi gerektiğini değerlendiriyorum.
Bu tehdit de elbette sonsuza kadar sürmeyecektir. Gerek koruyucu, gerek tedavi edici aşı ve protokoller geliştirilecek, gerekse virüsün alınan tedbirlerle yayılma hızı kontrol altına alınacaktır. Zamanında uygulamaya alınmış ve doğru acil eylem planlarımızın da katkısıyla birkaç ay daha süreceği değerlendirilen bu VUCA (volatility-değişken, uncertainty-belirsizlik, complexity-karmaşıklık ve ambiguity-muğlaklık) ortamını en az zayiatla atlatacağımızı düşünüyorum. Direncimizi de artıracak bu süreci doğru yönetmeyi müteakip orta ve uzun vadeli iş planlarını aksatmadan devam ettirebilme sabır ve becerisini gösterenler geleceği daha sağlıklı karşılayacaktır.”
