Baro Başkanı Müjdat İlhan, konuyla ilgili açıklamasında, termik santrallerin çevreye verdikleri zarar ve tahribatlar nedeniyle hem insan sağlığını hem de çevre sağlığını tehlikeye attığına, Avdan Mahallesi’nde kurulmak istenen termik santralin insan sağlığı ve çevre kirliliği nedeniyle uygun görülmediğine işaret etti.
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 11 Nisan 2019 tarihinde yapılan açıklama ile Türkiye'nin 1990 yılında 4 ton olan kişi başına sera gazı salınım miktarının 2017 yılında 6,6 tona yükseldiği belirtilirken, en önemli sera gazlarından olan karbondioksit salınımlarının %86,3'ünün enerji faaliyetlerinden kaynaklandığı bilinmektedir. Toplam sera gazı salınımının yaklaşık olarak beşte biri termik santraller faaliyetlerinden kaynaklıdır” diyen İlhan, sözlerine şunları ilave etti:
“Termik santrallerin açılması, iklim değişikliğinin, küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olmasının ötesinde, havaya, çevreye zarar vermesi ve o bölgede yaşayan insanların yaşam hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Yapılması planlanan termik santral yılda 1,6 milyon ton taban külü ve uçucu külün yanı sıra kükürtdioksit ve zehirleyici etkisi olan karbonmonoksit salgılayacak, santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmuru oluşturacak ve yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısı bozulacaktır. Tavas’a termik santral kurulması halinde bölgedeki oksijen miktarı düşecek, Tavas Ovası’nda yetiştirilen mısır, ay çekirdeği, kavun, karpuz, arpa, buğday tarımı ve bahçecilik bitecektir. Bu durum verimli toprakların yok olması demektir. Ayrıca bölgedeki hayvancılığın da sonu olacaktır.
Bölgemizde jeotermal enerji kaynaklarının çevreye ve tarım alanlarına verdiği zarar gözardı edilip, doğa katliamına neden olan HES’lerin inşaasına izin verilip, binlerce yılda oluşan Salda Gölü’nün rant amacıyla katledilip Dalaman Çayı ve Menderes nehri’nin tüm canlılarıyla birlikte yok edilmesine göz yumanların; şimdi de şehrimizin oksijen depolarından olan Tavas ilçemize bağlı Avdan Mahallesi’ne termik santral inşa etmeyi düşünmeleri izahtan uzaktır. Yöre halkıyla birlikte en temel hak olan yaşam hakkına yapılan bu olumsuz girişimle sonuna kadar mücadele edeceğimizi, hukuksal desteğimizi sürdüreceğimizi, Tavas Ovası’nda kesilmesi planlanan 50 bin ağacın ve özellikle kanunla koruma altına alınan tek mirasımız Zeytin ağaçlarımızın da takipçisi olacağımızı tüm kamuoyu ile paylaşır, saygılar sunarız.”
