Dalaman Çayı üzerine yapılacak regülatör ve HES için yürütmeyi durdurma kararı – D20Haber
27.04.2025, Pazar
11 °C / 22 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. GÜNDEM
  4. /
  5. Dalaman Çayı üzerine yapılacak regülatör ve...

Dalaman Çayı üzerine yapılacak regülatör ve HES için yürütmeyi durdurma kararı

A- A+
Veli Yunus Ünal / D20HABER
Yayınlanma: 17 Temmuz 2024 Çarşamba - 07:48Güncelleme: 17 Temmuz 2024 Çarşamba - 07:58
Dalaman Çayı üzerine yapılacak regülatör ve HES için yürütmeyi durdurma kararı

Denizli’nin Acıpayam ilçesinde, Cohen Enerji Grup AŞ tarafından yapımı planlanan “Karaismailler Regülatörü ve HES” ile ilgili açılan davada Denizli 2. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verildi. Kararda, “hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğuracağı anlaşılan dava konusu işlemin durdurulmasına karar verilmiştir” denildi.

Enerji projeleriyle ilgili yaşanan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) problemi bu kez Acıpayam’da ortaya çıktı. Karaismailler, Alcı ve Sandalcık mahalleleri sınırları içinde kalan bölgede, Cohen Enerji Grup AŞ tarafından Dalaman Çayı üzerinde hayata geçirilmek istenen Karaismailler Regülatörü ve HES Projesi’nin yaratacağı çevre tahribatını dile getiren vatandaşlar, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen 22/12/2023 tarih ve 7444 sayılı ÇED olumlu kararının iptali için dava açtı.

“BÖLGENİN İKLİMİNİ DEĞİŞTİRECEK”

Projeyle ilgili 32 kişi adına Denizli İdare Mahkemesinde açılan davada; “HES’lerin sanayi işletmesi olduğu ve imar planında sanayi alanı olarak ayrılması gerektiği, söz konusu alanın 1/25.000 ölçekli nazım imar planında sanayi alanı olacak şekilde planlanmadığı, aksine çoğunlukla orman alanı ve tarım arazisi olarak belirlenen yerlerde olduğu, ÇED raporunda elektrik iletim hatları yapılmasının planlamasına dair herhangi bir bilgi bulunmadığı, Dalaman Çayı’nın akım debisinin yeterli olmadığı, bu çayın aynı zamanda yer altı sularını beslemesi nedeniyle beşeri ve doğal unsurların suya ulaşımının kısıtlanacağı, HES yapılması durumunda regülatör gölünde biriktirilen suyun aşırı nemli bir iklime neden olacağı, hem bölgenin canlı fauna ve florasına bölgeyi yaşanmaz hale getireceği hem de toprağın aşırı tuzlu bir hale gelerek verimini kaybetmesine sebep yol açacağı, proje alanının deprem açısından en tehlikeli bölgelerden birinde bulunduğu, arazinin önemli bir bölümünün orman alanı içinde kaldığı, yapılacak ağaç kesimlerinin ve patlatma yöntemlerinin orman alanına zarar oluşturacağı, sahada içme suyu hatlarının bulunduğu, projenin çevre, görüntü, ses ve hava kirliliğine sebebiyet vereceği, tarım arazilerinin ve meraların zarar göreceği” ileri sürüldü.

BAKANLIK DAVANIN REDDİNİ TALEP ETTİ

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise, “ÇED sürecinin başvuru tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri doğrultusunda yürütüldüğünü, proje alanının Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı içerisinde yer aldığını ve enerji-sulama, çayır-mera, orman alanı ve kısmen tarım arazisi, sulama alanı ve kırsal yerleşme alanı kullanımında kaldığını, projenin fizibilite onayanın DSİ tarafından onaylandığını, su hakları ile çevresel akış miktarı hesaplamalarının yapıldığını, flora ve faunanın bozulacağına yönelik herhangi bir bilimsel dayanağın sunulmadığını, orman alanı için OGM komisyon üyesinin sakınca bulunmadığı yönünde görüş bildirdiğini, alanda yapılacak olan patlamadan kaynaklı olumsuz etkinin olmayacağını, tarım alanlarına ilişkin görüşün Denizli Valiliği İl ve Tarım Orman Müdürlüğü Komisyon Üyesi tarafından sakınca bulunmadığı yönünde görüş bildirildiğini, yapılan işlemlerin hukuka uygun” olduğunu savundu

ŞİRKET: İŞLEM HUKUKA UYGUN

Cohen Enerji Grup AŞ de, “usul yönünden davanın ehliyet ve süre aşımı yönünden reddinin gerektiğini, esas yönünden ise hidroelektrik enerjisinin yenilenebilir bir enerji olduğunu, HES’lerin elektrik üretiminin TÜİK VE EPDK verileriyle sabit olmak üzere enerjide dışa bağımlılığa etkisinin bulunduğunu, davacı tarafın ÇED raporuna yaptığı itirazların yerinde olmadığını, önerilen can suyu miktarlarının bırakılması durumunda ekolojik olarak istenen derinliklerden daha fazla miktarda suyun akmaya devam edeceğini ve özellikle balık türlerinin bölgedeki mevcudiyetlerini sürdürebileceği koşulların fazlasıyla sağlanacağını, içme suyu hattının korunacağı, yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu” görüşünü dile getirdi.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN DİKKAT ÇEKEN DEĞERLENDİRME

Ara kararlar gereğince 18/04/2024 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenerek, 24/06/2024 tarihinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, orman mühendisliği açısından dikkat çeken değerlendirme yapıldı. Raporda özetle şöyle denildi:

“Orman mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede, proje sahası üzerinde yaygın olarak kızılçam ormanı bulunmaktadır. Regülatör sahasından suyun tekrar Dalaman Çayı’na verildiği yere kadar olan akarsuyun uzunluğu yaklaşık 9 bin 600 metre olup, bu kısma can suyu salınacaktır. Ayrıca talvegten yüksekliği hakkında 13,80 metre (sayfa 20), 12 metre (sayfa 710), 21 metre (sayfa 856) ve 23 metre (sayfa 858) şeklinde ÇED raporunda dört farklı değer verilmiştir. Bu rezervuar alanının miktarını ve su altında kalacak arazi miktarını doğrudan etkileyecek bir durumdur.

Orman Genel Müdürlüğünün yaklaşım ve tanımlamasına göre ormanlar ekonomik, ekolojik ve fonksiyonel faydalar sunan doğal bir kaynak olup, bir ekosistem olarak belirli bir kapalılıkta ağaçlar, diğer bitki ve hayvan topluluğu ile topraktaki gözle görünmeyen diğer organizmaların cansız çevreyle belli bir denge içinde karşılıklı olarak birbirleriyle etkileşimde bulunduğu canlı bir sistem ve topluluktur. Bu paha biçilemeyen doğal kaynağın maddi ve manevi faydalarının ve hizmetlerinin kıyamete kadar sürmesi, tabiatına uygun olarak sürdürülebilirlik ilkesi ile idare edilmesine bağlıdır (OGM, Türkiye Orman Varlığı Kitabı).

Orman, oldukça geniş bir alanda kendine özgü bir iklim oluşturabilen, belirli yükseklik, yapı ve sıklıktaki ağaçlar, ağaççık, çalı ve otsu bitkiler, yosun, eğrelti ve mantarlar, toprağın altında ve üstünde yaşayan mikroorganizmalar ve çeşitli böcek ve hayvanlarla orman toprağının birlikte oluşturduğu hayat birliğidir (Burhan Aytuğ, 1976).

“ORMANIN SADECE AĞAÇLARDAN İBARET GÖRÜLMESİ CİDDİ BİR HATADIR”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yayınlarında orman; ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla; toprak, hava, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikte oluşturdukları ve karşılıklı ilişkilerin meydana getirdiği bir ekosistemdir. Ekosistem ise çok sayıda bitki ve hayvan popülasyonlarından oluşan bir yaşama birliği, hatta büyük bir canlı organizma olarak tanımlanmaktadır. Bu bilgilerden hareketle orman kavramının genel olarak yanılgıya düşüldüğü üzere sadece ağaçlardan ibaret olarak görülmesi ciddi bir hatadır.

AĞAÇLARIN KESİLMESİ SÖZ KONUSU

Ormanın mikroskobik canlılardan başlayarak en boylu ağaç ve en büyük memeli hayvanlara kadar tüm canlı hatta cansız unsurları içeren binlerce yılda biyolojik dengesi tesis edilmiş bütüncül bir yaşam birliği olduğu ortaya çıkmaktadır. Orman alanlarında yapılacak tesislerin etkilerinin belirlenmesinde bu husus mutlak surette dikkate alınmalıdır. Dava konusu projenin uygulanması halinde arazinin bütünlüğü, topoğrafyası, fiziksel ve doğal yapısı bozulacaktır. Projenin ormanda kalan kısımlarında ağaç kesimi yapılacak, bilhassa “d” çağında bulunan ağaçların (çapları 36,0-51,9 cm arasında) kesilmesi söz konusu olacaktır. Bu durum uzun yıllar boyunca kendi ekosistemini yaratan ve onlarca canlıya barınak oluşturan habitatların zarar görmesi ve ormanın parçalanmasına sebep olacaktır. Bu çağdaki ağaçların orta kalitede yetişme ortamı olan arazilerde en az 50-60 yaşında olduğu ormancılıkta bilinmektedir. Uygulanacak projenin çeşitli kısımlarında yapılacak ağaç
kesimlerinin bu vasıfta yerler olması ormanın sunduğu mal ve hizmetlerin teminini engelleyecektir.

Haberin DevamıReklam




“EKOSİSTEMİ FARKLILAŞTIRACAK, DOĞAL YAPIYI BOZACAK”

Aşağıya bırakılan sadece %10 su miktarı Dalaman Çayı’nın 9 bin 600 metrelik kısmında ekosistemi farklılaştıracak ve doğal yapısını bozacaktır. Dere yatağında akan suyun derinliğinin 25-30 cm’den daha az olması burada yaşayan canlılar için yaşamsal sorunlara yol açmaktadır. Dere yatağında yaşayan canlıların yaşama, üreme, beslenme ve gizlenme olanakları ortadan kalkacağı için zaman içinde popülasyonları azalacak ve bazı türler yok olup gidecektir. Dere içindeki bazı canlı türleri dere suyunun getirdiği orman humusu gibi kolloid maddelerle beslenmekte, bunun kesilmesi ile besin sıkıntısı çekmektedirler. Regülatör ile santral arasındaki Dalaman Çayı’nın 9.600 m’lik kısmı susuz kalmaması için dere yatağına ortalama akışın %10’u kadar su (can suyu) bırakılacaktır. Dere yatağının da karstlaşmış arazinin bir parçası olduğu düşünülürse, bu can suyunun da sızacağı ve derenin kısmen kuruyacağı anlaşılır. Dere yatağına %10 can suyu bırakmak, doğal tatlı su ekosistemleri ile dere boyundaki ve taşkın alanlarındaki yarı karasal ekosistemleri yok etmek anlamına gelmektedir.

EROZYON VE GÖÇÜK TEHLİKESİ

Yağışların yıl içindeki dengesiz dağılımı yanında, günlük sağanak yağışlar da aylık toplam yağış miktarlarının önemli bölümünü oluşturmaktadır. Santralin yapılacağı kısımda dik yamaçlı vadide orman ağaçlarını keserek, toprağı açmak günlük sağanak yağışlarla erozyona ve göçüklere sebep olacaktır. Santral inşası esnasında açılacak yollar, yapılacak kazılar esnasında ciddi miktarda toprak ve pasa kütlesi yamaçlarda bırakılacak ve yağmurlarla birlikte kayma, göçük ve taşınma ile Dalaman Çayı’nın su kalitesi bozulacaktır. Bazı kısımlarda ormanın tıraşlama şeklinde tamamen kesilmesi bu riskleri artıracaktır. Yamaçlardaki toprakların dengesini orman ağaçlarının kök sistemleri korumaktadır. Ormanın tahrip edildiği dik yamaçlarda toprakta kaymakta veya taşınarak sığlaşmaktadır. Kayan, göçen, taşınan topraklar dere yataklarını doldurmakta, tarım alanlarını kaplamaktadır. Toprağın taşınması ile bu alanların ağaçlandırması için yeterli toprak kaynağı kalmamaktadır.

Dalaman Çayı Havzası’nda birçok doğal ekosistem kendi iç düzenlerinde ve aralarında oluşmuş ekolojik dengelerle yaşayışını devam ettirmektedir. HES projesinin gerçekleştirilmesi ile doğal ekosisteme, peyzaj özelliklere zarar verilecek, orman alanlarının ekolojik yapısı değişecek, gerek alanın tümü açısından geniş çaplı inşaatlar, hafriyatlar, dinamit patlatmaları sebebiyle, toz gürültüye sebep olacak, gerek alanda bulunan orman, orman altı bitki ve diğer floraya ve keza bu alanda zengin çeşitlilik gösteren her türden faunaya ciddi olumsuz etkilere sebep olacaktır.

Karaismailler HES projesinde su, nehirden uzunluğu metreleri (4.907,50 m) bulan iletim tüneli aracılığıyla santrale aktarılacaktır. Dolayısıyla, proje alanında, regülatör ile santral arasındaki susuz kalan akarsu yatağı arasındaki flora ve fauna tahribata uğrayacaktır. Raporda, bu bölgenin can suyu verilmek suretiyle faunasının canlı tutulacağı belirtilmişse de iklim şartları bakımından akarsuyun debisinin düşmesi sebebiyle tüm sucul canlılığın ortadan kalkması tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Planlanan HES’in bilhassa Sandalcık köyü kısmında yapılacak cebri boru, santral binası, kuyruk suyu kanalı ve şantiye tesisleri, eğimin yüksek olduğu, tamamen koruma fonksiyonlu orman alanına/dere yatağı ve şevlerine inşa edilecek olmasıdır. Bu alanda oluşacak tahribat, sel ve toprak kaymasına karşı koruma işlevi gören ormanların ortadan kalkmasına neden olacaktır.

“HES PROJESİ, ORMANLAR VE ORMANCILIK BAKIMINDAN SAKINCALI”

Yapılan değerlendirmeler neticesinde proje, orman sahasının nitelikleri ve işletme ile göreceği zararlar dikkate alındığında sahada yapılacak santralin orman alanlarına zarar vereceği ve orman ekosistem hizmetlerinin elde edilememesine neden olacağı, netice itibariyle HES santrali projesinin ormanlar ve ormancılık çalışmaları bakımından sakıncalı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.”

Ziraat Mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede, proje faaliyetleri kapsamında yapılacak uygulamaların tarımsal üretimi sınırlayıcı bir etki oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.”

“SAKINCA YOK” DENİLENLER DE VAR

Bilirkişi raporunda, “Karaismailler Regülatörü ve HES Projesi’nin jeoloji, çevre, elektrik, meteoroloji, maden, mahendisliği ile biyoloji, harita ve planlama açısından sakınca oluşturmadığı” görüşüne de yer verildi.

MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI VERDİ

Bilirkişi raporunu değerlendiren Denizli 2. İdare Mahkemesi, raporda yer alan tespitler ile dava dosyasında bulunan diğer tüm bilgi ve belgeleri değerlendirerek, HES projesiyle ilgili yürütmenin durdurulması kararını verdi. Kararda, şöyle denildi:

“Dalaman Çayı Havzası’ndaki doğal ekosistemlerin dengesi ve devamlılığının, orman işçiliği ve sulu tarıma dayandırılmış olan üretim düzeninin ve ona bağlı üretim/ticaret/beslenme sisteminin devamlılığının sağlanmasının kamu güvenliği ve kamu düzeni bakımından üstün kamu yararı kapsamında olduğu, projenin orman alanları ve çevresi için oldukça önemli olan Dalaman Çayı’na vereceği zararların telafisi güç tahribatlara yol açacağı, can suyu ile yaklaşık 10 km boyunca akarsu yatağı ve yatağın yakın çevresinde orman ekosistemindeki flora ve fauna kaynaklı biyolojik çeşitliliğin zarara uğrayacağı ve birçok tür için yaşanabilir bir habitat olmaktan çıkacağı, orman sahasının nitelikleri ve işletme ile göreceği zararlar dikkate alındığında sahada yapılacak santralin orman alanlarına zarar vereceği ve orman ekosistem hizmetlerinin elde edilememesine neden olacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan, hukuka aykırılığı tespit edilen işlemin uygulanmaya devam etmesi halinde ortaya çıkacak doğal tahribatın telafisi güç ve imkansız zararlar doğurabileceği kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, açıkça hukuka aykırı olan ve ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğuracağı anlaşılan dava konusu işlemin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2 maddesi uyarınca teminat aranmaksızın dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulmasına kesin olmak üzere 11/07/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”