Site icon D20Haber

İğneli Sözler İğnesiz Cevaplar

Sözlerimizin tonu, içeriği nasıl biri olduğumuzun küçük bir yansıması niteliğindedir. İletişim konusunda kişileri yıpratan, en büyük sorunlardan birini teşkil eden ifadelerden biri de “iğneli sözlerdir”…

Kısacası kişinin başkaları ile iletişim kurarken onları anlamak, dinlemek yerine yaptıklarını tenkit etmesi olarak açıklanabilir. Bir anne kızının/oğlunun çalıştığı derslerin yeterli olmadığı, şeklinin ve biçiminin yanlış olduğunu anlatırken başvurur. Der ki kızı heyecanla yeni aldığı ayakkabısının rahatlığından bahsederken, “Ayakkabısı ile ilgilendiğinin onda biri kadar dersleriyle ilgilenseydi okul birincisi olurdu” sözlerini işitir.

Kendi mükemmelliyetci yapısını çocuğu üzerinden ortaya çıkarmasından mı söz etmeli, yoksa kendi başaramadıklarını çocuğu üzerinden mi anlatmalı, yoksa iletişim becerilerinin kısıtlılığından mı bahsetmeli? Neresinden tutulsa problemli.

Bir erkek eşinin yapmış olduğu ev hanımlılığının karşılığındaki yükümlülüklerinden söz ederken başvurur. Der ki, iğneli sözleriyle dışarıda geçirdiğin vaktin yarısı kadar evine zaman harcasaydın yemeklerin çok daha güzel olurdu.

Bu sözlerin de tutulacak bir yeri yok. Kendi hükümranlığını ilan eden adam, eşinin yapması gerekenleri en ağır şekilde ifade ediyor. İğne ile değil sanki çivi ile çakılırcasına gönderir sözlerini. Hiç bir empati emaresi olmadan.

Çoğu zaman bu iletişim şeklinin altında mükemmelliyetçi yetiştirilmiş kişinin çevresini de mükemmel bir dizayna sokma çabasının karşılığıdır tüm bunlar. Hayat mükemmelden ibarettir. Hayat eşsiz olmak üzere kurulmuştur. Mükemmel olmak düzeni, iyiyi temsil ederken, mükemmeli bozan en küçük ayrıntı dahi yıkımdır. Yıkımdan kaçmak iyiye erişmenin koşuludur.

Kendisi ve çevresi için iğnelemenin iyiye götüreceğine inanan kişi etrafını yıkıp döktüğünün farkında dahi değildir.

Exit mobile version