Site icon D20Haber

PARA, ŞÖHRET, KİN, NEFRET, SİYASET

Hasan Celal Güzel…
Yetmiş üçyaşında aramızdan ayrıldı. ANAP döneminin simge isimlerinden biriydi. Eski müsteşar, bakan…

Yakınım olmayan, tanımadığım, tanışmadığım veya herhangi bir hatıra paylaşmadığım insanların olağan ölümlerinden çok fazla etkilenmem. Ama O’nun ölümünü öğrendiğimde içim daraldı. Bir burukluk hissettim. Hüzünlendim…

Kamuoyu onu seçim çalışmaları sırasında insanları kendine çekip öpmesiyle tanırdı. Oysa önemli meziyetleri vardı. Çalışkandı. Çok az uyur, hiç izin kullanmazdı. Hazine’den finanse edildiği için meclis lokantasından yemek yemezdi. Hediye kabul etmezdi.

Biatçı değildi. Çünkü siyasete kendi istediği için değil, rahmetli Özal ısrar ettiği için girmişti. Eşi de üst düzey bir bürokrat olmasına rağmen, hiçbir mal varlığı bırakmadan, kirada öldü. Bakanlık yapıp kiralık evde ölen bir başkası var mı bilmiyorum.

Aktif siyaset yaşamım, ANAP iktidarının çöküş dönemine denk geldi. Gerek il başkanlığım gerekse parti meclisi üyeliğim zamanında çok sert eleştirilerim oldu. Aklımıza geleni, fazla ölçüp biçmeden, özgürce ifade edebildiğimiz zamanlardı. Üstünden uzun yıllar geçti. O dönemi ve o dönemin siyaset düzeyini özlüyorum. Karşılıklı küfür ve hakareti siyaset yapmak sananlar yüzünden, televizyon seyretmekten bile tiksinir hale geldik.

Dört buçuk milyar yıllık geçmişiyle üzerinde yaşadığımız dünyada, altmış-yetmiş yıllık ömürlerimiz yok bile sayılabilir. Ölüm kaçınılmazsa, kısacık yaşamlarımızı güzel ve anlamlı kılmak varken, nedendir bunca tamahkârlık, kin, hırs, düşmanlık?

İnsanlık tarihi boyunca iyiler ve kötüler hep olmuştur. Bundan sonrada olacaktır. İyiliğin ve güzelliğin egemen olduğu bir dünya ve ülkeye özlemim var.

Her siyasal partide Hasan Celal Güzel gibi güzel insanların çoğalmasını diliyorum.

Exit mobile version