Bu 3 kelime size neyi hatırlatıyor?
Sanki romantik bir şarkı ismi gibi değil mi? Ya da gözünüzde hüzünlü bir aşk hikayesini anlatan bir kitap kapağını canlandırmıyor mu?
Ne yazık ki hiçbiri değil.
2030 Küresel Kalkınma Gündemi’nin mottosu bu.
Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerce Eylül 2015’te ‘Dünyamızı Dönüştürmek: 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ başlıklı bir uygulama planı kabul edildi. Bu plan aslında dünyada ki sorunlu alanları tespit etmiş ve bunların çözümü için de hedefler koymuştur. 17 maddede sıralanan bu alanlara bakarsak;
■ Her yerde ve her çeşit yoksulluğun son bulması,
■ Açlığın sona ermesi, gelişmiş besin güvenliği sağlanması ve sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesi,
■ Sağlıklı yaşam ve her yaşta iyi olma halinin sağlanması,
■ Eğitimde adil kalite sağlanması, hayat boyu öğrenimin teşvik edilmesi,
■ Cinsiyet eşitliğine ulaşma ve tüm kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi,
■ Herkes için su ve sıhhi tesisat mevcudiyeti ve sürdürülebilir kullanımı sağlanması,
■ Herkese göre makul fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerji sağlanması,
■ Herkes için sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik büyüme, tam ve üretken istihdam ve yaraşır iş sağlanması,
■ Dirençli altyapı oluşturulması, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşme ile yeniliğin teşvik edilmesi,
■ Ülkeler içinde ve arasındaki eşitsizliğin azaltılması,
■ Şehirlerin ve yerleşim yerlerinin kapsayıcı, güvenli, nezih ve sürdürülebilir hale getirilmesi,
■ Sürdürülebilir tüketim ve üretimin sağlanması,
■ İklim değişikliği ve bunun etkilerine karşı acil önlemlerin alınması,
■ Okyanuslar, denizler ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması,
■ Ekosistemin korunması, yeniden oluşturulması ve sürdürülebilir biçimde kullanılması, çölleşmeye karşı mücadele edilmesi; toprak bozulmasının durdurulması ve tersine çevrilmesi, biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulması,
■ Barışçıl ve kapsayıcı toplumların sürdürülebilirlik açısından teşvik edilmesi, herkesin adalete ulaşmasının sağlanması ve her seviyede etkili, sorumlu ve kapsayıcı kuruluşların oluşturulması,
■ Uygulama araçlarının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma adına küresel ortaklıkların canlandırılması.
Bu günlerde herkes coronadan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını ve her şeyin kökten değişeceğini söylüyor. Kişisel olarak ben de kendime şu soruyu soruyorum. “Biz zaten nelerin değişmesi gerektiğini biliyorsak, şimdiye kadar ne beklendi” diyorum ve coronadan sonra bu 17 maddenin daha da önem kazanmasını canı gönülden diliyorum.
Peki neden coronadan sonra? Uzmanlar, dünya tarihinde birçok salgın hastalık yaşandığını, değişimleri bu salgınların yarattığını, kısaca insanın evrimini sadece krizlerin gerçekleştirdiğini vurguluyor.
İşte ben bu uzmanlara güveniyorum. Onlar hepimizin kendimize döneceğimizi, ailelerimizin bizler için sığınılacak liman olacağını, büyüklerimizin değerlerine geri döneceğimizi anlatıyorlar. Aslında yıllardır tüm dünya neyin değişmesi gerektiğini çok iyi biliyor, ama bir türlü istenen düzeyde gelişim sağlanamıyor.
Benim dileğim ise, bunca insanın hayatını kaybettiği bu virüsün en azından gelecek için umut verecek bir değişimi başlatması. Kısaca “kimseyi geride bırakma”dığımız bir dünya için hep birlikte çalışmaya başlamamız…
