Baskı, bir uygulama yöntemidir. Çoğu zaman sonuç verir. Ama onun da bir sınırı vardır. Aşarsa etkisizleşir. Sonuç vermemeye başlar. Bu her konuda böyledir. Yaşamın her alanında geçerlidir. Eğitimde, çocuk yetiştirmede, iş idaresinde ve özellikle siyasette…
Baskıdaki sınırın kesin, somut bir ölçüsü ve sayısal değeri olmadığı için hiçbir zaman sonsuza dek sürdürülemez. Baskıcı, önünde sonunda, isteyerek ya da bilmeyerek sınırı aşar ve baskı etkisizleşir.
Geçtiğimiz pazar günü, İYİ Parti’nin kurultayı vardı. Cep telefonlarından, sosyal medyada yapılan paylaşımları gördüm. Coşkuluydu, çok yoğun ilgi vardı.
Kurultayda Halk TV dışında hiçbir televizyon yayın yapmadı. Özel kanallar bir yana herkesin, her kesimin ödediği vergilerle finanse edilen ve tarafsız olması gereken TRT bile ortalıkta gözükmedi. Kurultayın haber değeri olmadığından değil, korku ya da baskı yüzünden yayın yapılamadığı iddiası çok yaygın.
İYİ Parti’nin, toplumda beklenilenin üzerinde bir karşılık bulduğu açık. Özellikle kadınlardan yoğun ilgi gördüğü söyleniyor. Yönetim kadrosunungeldikleri siyasal çizgiyi çok fazla öne çıkarmamaları halinde bu ilgi giderek artacak gibi görünüyor.
CHP’nin yıllardır yüzde yirmibeş bandına sıkışıp kalmış olması , AKParti’ye alternatif arayanları İYİ Parti’ye yöneltiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday olması ve ikinci tura kalması halinde şansının çok az olduğunu düşünüyorum.
Sayın Akşener’in aday olup ikinci tura kalması halinde ise Sayın Erdoğan için başkanlık, çantada keklik olmayabilir.
Bu yüzden gözünü özellikle merkez sağın oylarına dikmiş Meral Akşener’li İYİ Parti, önümüzdeki günlerde çok konuşulacak gibi görünüyor.
Halkın ilgisinin artması halinde her baskının, İYİ Parti’nin aleyhine değil lehine olacağını en iyi AKP ve Sayın Erdoğan bilir.
Çünkü hapishaneden Cumhurbaşkanlığı’na uzanan yolda, kendilerine çıkarılan zorlukların, işlerini daha da kolaylaştırdığını unutmuş olamazlar.
