Ahmet Kural…
Ne bir filmini ne de bir dizisini izledim.
Meğerse hayli ünlüymüş…
Eh Denizlili sanatçı Sıla’ya dayak olayından sonra biraz daha ünlendi.
Biyografisine bakılırsa, eğitimi sırasında keşfeden de rahmetli Levent Kırca’ymış.
Soyadındaki “Kural”ı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde sorguladığınızda karşınıza; bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam çıkıyor.
Ama bu tarafa bakıyorsunuz; Sıla, ifadesinde diyor ki:
Yerlerde sürüklendim,
Kafam duvarlara vuruldu,
Kaçmaya çalıştığım sırada Ahmet Kural tekrar yakaladı ve kafama kül tablasıyla vurdu,
Yoğun hakarete maruz kaldım,
Yaklaşık 45 dakika sürüyor bu saldırı.
Hadi bakalım, getirin yan yana TDK’daki “kural”ın anlamı ile olayın kahramanı Kural’ı…
Zorlamayın!
“Uymadı” diyerek bırakın.
Ne uyacak ne uydurulacak ne de türlü mazeretlerle bir kılıfa sokulacak hakli var yaşananların.
Bunu Denizlili Sıla’ya, hemşehrine etmeyecektin Ahmet Kural.
Her ne kadar Ankaralı olsan da Kütahya doğumlu olsan da bu memlekette birçok insan seni Denizlili sanıyor.
Neden?
Baban sevgili Mesut Kural’dan dolayı.
1990’lı yıllarda Denizli’de Asayişten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı’ydı Mesut Kural.
İşini de iyi yapanlardandı.
Bir olay anlatayım daha iyi anlaşılsın:
O yıllarda çalıştığım DEHA TV kurşunlandı.
Emniyet ekipleri inceleme yapıyor.
Alüminyum pencere çerçevelerinde mermi deliği.
Emniyetten biri “tabanca ile ateş edilmiş” deyince; olamayacağını, o mesafeden tabancanın aliminyum çerçeveyi delemeyeceğini söyledi Mesut Kural.
İddia sahibi diretince, “İn aşağıya, ben pencereye dikileceğim. Belindeki silahla ateş et, o mesafeden değil çerçeveyi delmek, bana bile zarar vermez kurşun. Bu keleş mermisi” diye kestirip attı.
Sözünü esirgemedi, olayı örtbas etmek isteyen onca emniyetçinin gözünün içine baka baka söyledi bunu.
Aylar sonra bir itirafçı ortaya çıktı ve kurşunlamayı emniyete ait kalaşnikof silahla yaptıklarını söyledi.
Yeniden Ahmet Kural’a dönersek…
Suyunu içtiğin, havasını soluduğun Denizli’yi unutmamışsındır.
1982 doğumlu olduğuna göre, çocukluktan ergenlik dönemine geçiş dönemidir bu kentteki günlerin.
Zaten o nedenledir “Denizlili Sıla’ya etmeyecektin” demem.
Hemşehrisiniz da…
Bu yapılır mı?
Bak yukarıda iki anlatım var.
Biri seninle, diğeri babanla ilgili.
İster babanın yoluna evril, isterse akıl hocalarının yoluna.
Karar senin…
