“İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” kapsamında hazırlanan basın bildirisini, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mehmet Sarıca okudu. Sarıca, basın açıklamasına “Son günlerde üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı. Hayatını kaybeden askerlerimizin derin üzüntüsünü yüreklerimizde taşıyoruz. Hayatlarını kaybeden askerlerimize rahmet, acılı ailelerine ve tüm ülkemize başşağlığı diliyoruz” sözleriyle başladı.
Ülkemizde yaşanan iş kazaları sorununa da değinen Sarıca, “Hepinizin bildiği gibi ülkemizde her yıl binlerce iş kazası yaşanıyor, onlarca emekçi hayatını kaybediyor, yüzlerce emekçi yaralanıyor. TMMOB’nin konuya ilişkin yaptığı tüm çalışmalarının sonunda dile getirdiği işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin sorunlu olduğu her yıl artan iş kazaları ile kendini göstermektedir. Öyle ki artık, yalnız biz değil medya bile iş kazası yerine ‘iş cinayeti’ sözünü kullanmaktadır. İş cinayetlerinde kaybettiğimiz canlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, başta aileleri olmak üzere hepimize başsağlığı diliyoruz” dedi.
İş cinayetleri sonucunda ülkemizde kayıtlı işyerlerinde her yıl yaklaşık bin 500 işçinin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Sarıca, Türkiye’nin bu rakamlarla dünya sıralamasında en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı ilk üç ülke içerisinde, Avrupa’da ise birinci sırada yer aldığını söyledi.
Özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve esnek istihdam politikalarının birbiriyle bağlantılı olumsuz sonuçlar yarattığını dile getiren Sarıca, “İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel bütünlüğünün korunmasıdır. İş cinayetleri ve meslek hastalıkları, esasen sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşmasından kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Yürürlükteki 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun sorunun merkezine inen ve ona göre çözümler üreten bir yasa olmadığını kaydeden Sarıca, “İş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği anlayışı yerleştirilmelidir. Yaşanan her olaydan sonra söylendiği gibi ölümler kader değildir. Aksine cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır” diye konuştu.
