Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular – D20Haber
19.04.2024, Cuma
11 °C / 27 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. DENİZLİ
  4. /
  5. KENT
  6. /
  7. Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 15 Temmuz 2017 Cumartesi - 09:02Güncelleme: 9 Kasım 2020 Pazartesi - 14:54
Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

Denizli Büyükşehir belediye Başkanı Osman Zolan, 15 Temmuz gecesine dair bilinmeyen birçok detayı paylaşırken, darbe girişiminin başın ortalıkta görünmeyen, ancak devletin hakimiyeti sağlamaya başlamasıyla ortaya çıkanlar için “Saat 03.30’dan sonra tövbekar oldular” ifadesini kullandı.

FETÖ’nün hain girişimiyle Türkiye uçurumun kenarına kadar sürüklendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla evlerinden çıkan milyonlar, demokrasiyi korumak ve Cumhuriyete sahip çıkmak için ölüm kusan, TBMM’yi bombalayan FETÖ’nün darbecilerine direndi, onlara geçit vermedi. En sıcak saatlerin yaşandığı illerden olan Denizli’de ise, geçen yıl 15 Temmuz gecesinin bilinmeyenlerini Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’dan dinlemeye devam ediyoruz.

Zolan, o geceye dair söyleşimizde, yanında görmek isteyip de göremediklerine hayli sitemkardı. Bunu da dile getirirken “Darbenin rengi anlaşılmaya başladı. Bir baktık ki o noktadan sonra başlangıçta görünmeyenler, tövbekar olup, meydanlardaki darbe karşıtlarına yanaşmaya çalışıyor. ‘Ben oradaydım, sizin yanınızdaydım’ demeye başladılar” ifadesini kullandı. İşte o röportajın ikinci bölümü:

Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

BAŞLANGIÇTA YOKTULAR, SONRA TÖVBEKAR OLDULAR

Tugay’dan asker çıktı, dışarıya çıkan tanklar da oldu mu o gece?

Yok, olmadı, çıkamadılar. Tugay’da tankların 20-30 metre aralıklarla yola doğru konuşlandırıldığını, ışıkları yanmış vaziyette hazır bekletildiğini gördük. Biz de her tanka 2-3 araç düşecek şekilde Tugay’ın etrafını sardık. Bizim araçlar da ışıklarını yaktı. Orada “Evet, sizin tankınız var ama öyle kolay çıkamazsınız. Sizinle mücadeleye hazırız” mesajını veriyorduk darbecilere.

Saat 03.30’u geçtikten sonra darbenin rengi anlaşılmaya başladı. Darbeciler aleyhine gelişti geçen her dakika. Bir baktık ki o noktadan sonra başlangıçta görünmeyenler, tövbekar olup, meydanlardaki darbe karşıtlarına yanaşmaya çalışıyor. Ben oradaydım, sizin yanınızdaydım” demeye başladılar.

SAĞIMDA SOLUMDA OLMASI GEREKENLER YOKTU

Söz buraya gelmişken, o anda burada kimler vardı görebildiğiniz? Sadece AK Parti’den demiyorum. Başka siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından?

Partiden çıkarak Atatürk Caddesi’nde kol kola yürüdüklerimizi hatırlıyorum. Şahin Tin vekilimiz vardı. Eski milletvekillerimizden Mehmet Salih Erdoğan, il başkan Yardımcısı Uğur Erdoğan, eski il başkanı Avni Örki vardı. Delikliçınar’a geldikten sonra partiden ve çalışma arkadaşlarımızdan da katılım oldu tabiki. Ama görmek isteyip de göremediklerim de vardı. Sağımda solumda olması gerekenler yoktu.

Onları göremediğinizde ne hissettiniz?

Üzüldüm… “Milletin emanetini taşıyabilmek gerek” dedim kendi kendime. Çünkü o gün başka bir gündü. Taşıdığımız o emanet için gerekirse canımızı vereceğiz. Bin yıl onursuzca yaşamaktansa, bir saat onurlu bir şekilde yaşamayı tercih etmek gerekiyordu. O görmek istediklerimin isimleri bende saklıdır. Sağımda solumda olması gerekenler seçilmiş olanlardı. Maalesef bunları görememekten üzüntü duydum. Tabii saat 03.30’dan sonra o göremediklerimi görmeye başladık. Artık her şey ortaya çıktıktan sonra göründüler.

Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

ONBİNLER İLE KILINAN SABAH NAMAZI

Saat 05.00 gibi odaya geldim, sabah namazı için abdest almak üzere. Hep birlikte sabah namazını kıldık ve cemaat Cuma namazındakinden daha kalabalıktı. Bu alanda bulunanlar sabah namazına iştirak etti. Denizli böyle kalabalık bir sabah namazı görmemiştir.

İşte abdest almak için geldiğimde odama çok sayıda giren çıkan oldu. Bir şekilde darbe yanlılarıyla teması olanlar, “ben oradaydım, ben darbe karşıtıyım” diyebilmek için meydanlara da koşar, odalara da dolar. Bu odanın kapısı herkese açıktı o gece. Zaman zaman 300 kişi bulmuştur kalabalık. Kim girdi, çıktı bakmadık. Burası makam odasından çıkıp meydana dönüşmüştü.

“Zaten bugün başkanlık yapıyorsam ekstradan yapıyorum” diyorum kendi kendime. Milletimizin darbeye olan o direnciyle, vatana ve millete olan bağlılıkla bunu yapabiliyoruz. O duygu çok çok farklı. Allah’ın o geceyi bir daha yaşatmasın.

O SANCAK 97 YIL SONRA YENİDEN ÇIKTI

Biliyorsunuz bizim 15 Mayısımız var. Müftü Ahmet Hulusi Efendi; Yunan, İzmir’i işgal ettikten 4-5 saat sonra Denizli Sancağını alıp Bayramyeri Meydanı’nda ünlü fetvasını vermiş. Nihat Bey’in başkanlığı zamanında o sancağın bir örneği yaptırılmıştı. Arkadaşlarımdan o sancağı getirmelerini istedim. 97 yıl sonra Delikliçınar Meydanı’nda yine bir mille mücadele için çıkarıldı. O sancak ve bayrağımızın altında çok şükür direnişi gösterip Denizli üzerine düşen vazifeyi layıkıyla yerine getirdi. İlk saatler ve ilk gece çok önemliydi. Her şeyin siyahla beyaz gibi ayrıldığı bir vakitti. Darbe olmuş, tanklar halkı eziyor, televizyonlar basılmış; böyle bir ortamda 30 bin kişi meydana geliyorsa gelmesi gerekenlerde gelmeliydi. Bu çok çok önemliydi.

HÜSEYİN BEY O İSİMLERİ 04.00’TE, YANİ GELDİĞİ SAATTE GÖRMÜŞTÜR

Sayın Hüseyin Gürlesin’in o geceyle ilgili bir açıklaması oldu. FETÖ’yü kast ederek “sizin odanızda olmaması gerekenleri gördüğünü” söyledi. Buna dair bir şeyler söylemek ister misiniz?

O konuşmayı duydum. Bu konuda karşılıklı söz söylemek istemiyorum.

Polemik anlamında değil tabiki ama o geceye dair bir iddia var çünkü… Kast edilen o isimler var mıydı?

O geceye dair biraz önce söyledim. Hüseyin Gürlesin Bey, o kast ettiği isimleri benim odamda gördüyse saat 04.00’ten sonra görmüştür. Çünkü darbe belli bir aşamaya gelmişti. Makam odamın kapısı ardına kadar açıktı. 20-30 kişi girip, bir o kadarı çıkıyordu. İçeride 300 kişinin bulunduğu bir ortam. Darbenin yönü belli olmuş. Herkes kendini göstermeye, belli bir duruş, yarın söyleyebilecek sözü olabilmesi adına direncin merkezi Delikliçınar Meydanı’na, bu alanı organize edilen makam olarak da Büyükşehir Belediye Başkanı’nın odasına gelmiş olabilir. O zaman da Hüseyin Gürlesin Bey görmüştür büyük ihtimalle. Yani geldiği saatlerde görmüştür.

Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

“02.00’DE BAŞKANIM BASIN TOPLANTISI YAPTIM” DİYEN VARDI

O geceye dair kimlerin kast edildiği konusunda bir şeyler söyleyecek misiniz?

Kimleri kast ettiğini bilemiyorum ama benim de gördüğüm koşarak gelenler vardı. Gece 02.00’de basın toplantısı yapıp, “Ben odada basın toplantısı yaptım başkanım” diyen vardı. Ne diyeyim? Benim o anda “kardeşim sen gelme, git” deme, seçme şansım yoktu. Bizim uğraştığımız şey farklıydı. Darbe sonrasında zaten savcılarımız, Kanun Hükmünde Kararname ile ne yapılması gerekiyorsa yapıyor. Personel olarak söylüyorum, bizim içimizde de vardı. Bazılarını biliyor olsak bile memur oldukları için bir şey yapamıyorduk. Bazılarını da bilmiyorduk.

2 KIZI YANINDAYDI

Sabah oldu, gün ışığını gördünüz. Ne zaman uyudunuz?

Güneş doğdu, Çınar Meydanı tamam. Ama için rahat etmedi, Çardak’a gitmem gerekiyordu. Oraya gittim. Askerleri gördük. Bir kısmı teslim olmamıştı. Orada nöbet tutan vatandaşların ihtiyaçları giderildi. Tekrar makama gelip koordinasyonu sağlamamız gereken işlere devam ettik. Saat 14.30 gibi eve gidebildim. O da uyumak için değil, kısa süreli dinlenme ve duş almak için. Uyku diye bir şey aklımızda yok zaten.

Peki, eşiniz ve çocuklarınızla ne zaman iletişim kurabildiniz?

Kızlarımdan birisi 02.00’ye kadar, diğer kızım da sabaha kadar yanımdaydı. Eşim ise şehir dışındaydı. Onunla telefonla konuşabildik.

Daha sonraki günlerde de tansiyonu düşürmeden meydanlarda toplanmayı devam ettirdiniz…

Meydanlarda dikkatli bir şekilde tetikte olmamız gerekiyordu. İlk geceden sonra koordinasyon biraz daha kolaydı. Tüm arkadaşların gayretiyle yapmamız gerekenleri yaptık. Esas kahraman millettir. Ne kadar övsek azdır. Bir başka kahramanımız da Cumhurbaşkanımızdır. Canını dişine takarak, her türlü riski alarak dış güçlerin içteki maşalarıyla yapmak istediğini boyun eğmeden boşa çıkardı.

Eğer biz 15 yıl önceki diz çöken, para dilenen, emir alan ülke olsaydık onların istediği gibi bir ülke olurduk. Ayaklarımız üzerine kalkıp yürümek birçok ülkeye rahatsız etti. Rahatsız olan o ülkelerde darbe sabahı girişimin başarısız olduğunu görünce ne söyleyeceklerini bilemediler. Denizli halkı ile birlikte o gece darbenin nefesini hissederek karşı duruşumuzu gösterdik.

Zolan: 03.30’dan sonra tövbekar oldular

ASKERLER BÜYÜKŞEHİR’İN ARAÇLARIYLA GETİRİLDİ

Çardak’taki askerler Denizli’ye taşınmaları, tutuklanmalarından sonra İzmir’e götürülmeleri Büyükşehir’in araçlarıyla oldu sanıyorum…

Sayın Valimiz doğru kararları alıp uyguladı. Jandarma Komutanımız devletin yanında duruş sergiledi. Herhangi bir saldırı durumunda teçhizatlarıyla hazır beklemişler. Aynı şekilde Emniyet Müdürümüz de tecrübesiyle çok güzel bir şekilde polisleri koordine etti. Bu koordinasyon içinde bize lojistiği sağlama görevi düştü. 550 askerin Denizli’ye getirilip spor salonuna konulmaları, mahkeme sonrası İzmir’e götürülmelerinde konusunda üzerimize düşeni yaptık.

AÇIĞA ALINAN 39 PERSONELDEN YÖNETİM KADEMESİNDE OLAN YOK

Kanun Hükmünde Kararnamelerle FETÖ’cülerin ayıklanmasına başlandı. Büyükşehir Belediyesi’nde bugüne kadar 39 personelin görevine son verildi. Bunların içersinde yönetim kademelerinde olanlar var mıydı?

Terör örgütüne mensup olanların hepsini bilmek mümkün değil. Ama birçoğunu biliyorduk. Ama daha önce de söylediğim gibi memur olmaları nedeniyle kanunlar çerçevesinde yapabileceğimiz çok bir şey yoktu. Ancak onları karar alma süreçlerinden uzak tutup zarar vermelerini önledik. Hep hassas davrandık. Görevine son verdiklerimiz memur ve sözleşmeli statüsünde olanlar. Büyükşehir oluşumunda çok dikkatli davranmıştık. Valilikte bir komisyon var; Valimiz, ben, bir vali yardımcısı, Emniyet Müdürü ve Defterdar’dan oluşuyor. Bu komisyon personelle ilgili tüm ilçelerden gelen nihai kararları veriyor.

“KARŞI KOYACAK TEÇHİZAT VAR DEĞİL Mİ?” SORUSU

Benim soracaklarım bitti. O geceye dair eklemek istediklerinizi de alarak sohbeti bitirelim isterseniz…

Burada Müftü Beyi unutmamamız lazım. O gece Türkiye’de ilk sela okunan yerdir Denizli. Niçin en erken okunmuştur? İsterseniz onun cevabını kendisi versin. Yarım saat, birer saat arayla o gece okundu selalar.

Bir şey deha o geceye dair. Bir bayan geldi o gece “Bizim onlara karşı koyacak teçhizatımız var değil mi?” diye sordu. Onun moralini bozmamak için “olmaz mı” diye cevap verdim. Ama tabiki burada hiçbir şey yoktu.