Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin İncilipınar Mahallesi'nde yaptırdığı kapalı yüzme havuzu ve spor tesislerinin açılışı için töreninde konuşan Bakan NihatZeybekci, Türkiye'nin büyümesi ve ihracatının artmasıyla ilgili seferberlik başlattıklarını, 2018'de de büyüme ve ihracat destanlarının yazılmaya devam edeceğini söyledi. Zeybekci, şöyle devam etti:
"Birileri diyor, 'Madem Türkiye büyüyor, bizim vatandaşa niye yansımıyor?' Yansıyor, Allah aşkına Türkiye ve Denizli'nin 2004'teki haliyle bugünkü hali bir mi? Evet insanlarımızın beklentileri çok daha yüksek. Refah beklentisi çok daha yüksek, daha çok istiyor, hakkıdır. Vermek de, bunu yapmak ve başarmak da bizim görevimiz. Çünkü hedefimiz Türkiye'yi dünyada ilk 10'un içine sokmak. Avrupa'da ilk 3'ten biri yapmak, hedef bu."
“BU MİLLET VİCDANSIZLIK YAPMAZ”
Yayınlanan son KHK'da 15 Temmuz darbe girişimi ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasında sivillere yargı muafiyeti getirildiği öne sürülen maddeyi eleştirenlere de yanıt veren Zeybekci, "Neymiş 15 Temmuz'da da hukuk çiğnenmişmiş. 15 Temmuz'da anayasayı, ülkeyi, hükümeti devirmeye gelen, Meclis'i işgal etmeye gelen, bu milleti bölmeye, parçalamaya, bu ülkeyi işgal etmeye gelenlere. Ne diyeyim ben sana. Allah seni bildiği gibi etsin diyorum da sen o pisliklerin içerisinde yuvarlanıp gideceksin. Orada kendi layığını bulacaksın. Köprüde de katledilen, linç edilen askerler varmış, bunun hesabı sorulmayacak mıymış? Ülke, vatan, bayrak elden gidiyordu, ülke bölünüyordu, parçalanıyordu, bu milletin evlatları katlediliyordu. Hiçbir zaman için bu millet vicdansızlık da yapmaz ve yapmamıştır" ifadelerini kullandı.
“MECLİS’TE SİLAHIMLA BEKLEDİM”
Bakan Zeybekci, darbe gecesi TBMM'ye girerken, üzerinden kurşunlar geçtiğini, yanında ruhsatlı silahı ve üç tane şarjörünün hazır olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Biz canımızı tezgaha koyup da çığırtkanlık edenlerden değiliz. Hiçbir yerde de konuşmadık bunları. Sonra görüntüleri çıktı işte, televizyonlarda yer aldı. Meclise o bombalar yağarken oradaydık. Yanımda bir bakan kardeşimiz vardı. Ona ve arkadaşlarıma dedim ki canlı teslim olmayacağım. ‘Bu hainler buraya girerse, Meclis salonuna girerlerse, beni canlı almayacaklar’ dedim. Ve o gün hazırlıklı gitmiştik, yanımızda ruhsatlı silahımız da vardı. Üç tane de şarjör ile beraber. Bunları konuşmayacaktım ama ilk defa konuşuyorum, bilmesi lazım bu milletin. Bekliyordum, orada arkadaşımız sığınağa giderken bizim Bursa milletvekilimiz vardır, engelli kardeşimiz. Tekerlekli sandalyesi ile arkadan merdivenden çıkarken bana 'Ağabey sen gelmiyor musun' dedi. ‘Ben burada bekleyeceğim’ dedim. Bizi canlı almayacaklardı ama bizi alana kadar da onlardan bunun hesabını soracaktım. Peki soruyorum şimdi, onlar bizi katledene kadar, onlardan birkaç tanesini geberttiğimde benim çoluğumdan çocuğumdan bunun hesabına mı soracaktı, arkadan gelenlerden bunun hesabını mı soracaklardı? Hiç kimse kusura bakmasın. Her kim ki bu milletin bayrağına, bu milletin birliğine, beraberliğine, bu milletin vatanına, bu milletin devletine, bu milletin namusuna, ırzına, onuruna, gururuna, milletvekiline, Meclisine saldırdığında bunun sonuçlarını, bunun gereğini bu millet yapar ve yapmaya devam edecektir. Darbe yapan, darbeyi başarabilirse, anayasayı değiştirebilirse, legal hale gelecek, hukuk içinde namusu savunan bu milletten hesap sorulabilecek. Yok öyle yağma. Bu millet buna müsaade etmeyecek. Ve şu anda yapılan da hukuki düzenlemenin ana mantığı da budur. Kimse öyle 'ık-gök' demesin, adam gibi dursun herkes."
Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)
