PAÜ’lü Öğretim görevlisi 8 bin yıllık sırrın peşinde – D20Haber
18.04.2024, Perşembe
15 °C / 27 °C Denizli Hava Durumu
  1. ANA SAYFA
  2. /
  3. EĞİTİM
  4. /
  5. EĞİTİM
  6. /
  7. PAÜ’lü Öğretim görevlisi 8 bin yıllık...

PAÜ’lü Öğretim görevlisi 8 bin yıllık sırrın peşinde

A- A+
D20HABER
Yayınlanma: 26 Şubat 2019 Salı - 20:27Güncelleme: 26 Şubat 2019 Salı - 20:27
PAÜ’lü Öğretim görevlisi 8 bin yıllık sırrın peşinde

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalı Öğr. Gör. Koray Alper, PAÜ Arkeoloji Enstitüsü çatısı altında gerçekleştirdiği doktora tez çalışması olan deneysel arkeoloji projesi ile 8 bin yıl önceki prehistorik dönem denizciliğinin gizli kalan sırlarını açığa çıkarmaya çalışıyor.

PAÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenen “Deneysel Arkeolojide Prehistorik Denizcilik Uygulamaları” konulu projesi ile “denizcilik nasıl bir coğrafyada gerçekleştiriliyordu, denizcilik etkinliklerinde ne tür araçlar kullanıldı?” gibi soruların yanıtlarını arayan Öğr. Gör. Koray Alper, bu proje ile aynı zamanda primitif deniz aracı yapımı aşamasını ve bu deniz aracıyla seyahat aşamalarını da inceliyor.

AĞAÇ TOMRUĞUNDAN KANO

Prehistorik Denizcilik Uygulamaları adlı projenin yürütücüsü olan Alper, gerçekleştirdiği çalışmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Araştırma konusu olan tarihlerin Batı Anadolu için Neolitik Dönem olarak, popüler tanımıyla da Cilalı Taş Devri olarak bilinmektedir. Projemizin ilk etabında, o dönemde Anadolu kıyıları ile Ege Adaları arasında denizcilik faaliyetleri yapıldığına ilişkin verilere dayanarak bu faaliyetlerin nasıl yapıldığına, ne tip deniz araçları kullanıldığına ilişkin teorik tezler inceledik. Bu tezlerden biri olarak ağaç tomruğunu dönemin teknikleri ile kano haline getirmek ve kanonun o çağlarda deniz ticaretinde kullanıldığını doğrulamak ve denizde kullanılırlığını deneyimlemek oldu” dedi.

İnsanlığın ilk olarak sazlıklardan deniz aracı yaptığını, sonraki dönemlerde dalgalara ve rüzgâra dayanıklı, kargo taşımaya imkan veren tekneleri geliştirdiğini anlatan Alper, “İnsanların kütüklerin üzerinde yolculuk ettiğine ilişkin fikirler vardı. Bunun doğru olmadığını ilk denememizde gördük. Önce ham tomruğu suya attık, üzerinde kürek çekmek mümkün değildi. O dönemde obsidyen veya çakmaktaşı dışında tekne yapımında kullanılacak malzeme yoktu. Taş aletlerle kütüğü işlemek için yakma tekniğini uygulamaya başladık. Kayın ağacı kütüğünün içinde kontrollü ateş yakarak köz sönmeden ucuna keskin taşlar bağlanan baltalarla oyma işlemine geçtik. Ateşi orta kısımda yakıp kenarlara aktardık, fazla yandığını düşündüğümüz yerleri kazıdık ve suyla soğutarak kontrol ettik” diye konuştu.

URLA’DAN ADALARA SEYAHATLER GERÇEKLEŞTİRECEK

Projenin ikinci etabında, yaklaşık 2 ay süren çalışmamızın sonucunda 4 metre uzunluğunda, 95 santimetre enindeki kütüğün tekne formuna getirdiklerinin bilgisini veren Öğr. Gör. Oray Alper, sözlerine şunları ilave etti:

“Közün karşısında çalışmak çok kolay olmadı, aletlerin ilkel olması nedeniyle de çeşitli zorluklar yaşadık. Çalışmamızda gönüllü olarak bize destek veren herkese buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bu çalışma multidisipliner bir çalışma olduğu için maddi veya lojistik anlamda desteğe ihtiyacımız olduğunu, bu doğrultuda sponsorluklara da açık olduğumuzu ayrıca belirtmek isterim. Çalışmamızın oyma işlemi bittikten sonra tekneyi denize atıp dengesini kontrol edeceğiz. Gerekirse yandan bir denge çubuğu ekleyeceğiz. Bu tekneyle gelecek yaz Urla kıyı şeridinde ve açıklarında bulunan adalar etrafında üretmiş olduğumuz ilkel kanonun performans denemelerini gerçekleştireceğiz.”